Bugünkü yazım tarım politikaları üzerine olacak.
Tarımda dünya çapında geldiğimiz aşama, yerlileşme ve tohum politikamıza dair yorumları bizzat Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’dan aldım. Bakan Bey rakamlarla, istatistiklerle ve sahadan gözlemlerle aktardı.
Detaya geçmeden şunun altını çizmek isterim; dezenformasyonu ve yalanı kendine iş edinmiş fondaş medyanın malum konusudur tarım.
Eski tabirle “boyalı basın” yeni tabirle “fondaş medya” belli aralıklarla bu konuyu çarpıtarak gündemimize sokuyor.
Fondaş trollerin de yalanları yaygınlaştırmasıyla, toplum zannediyor ki tarıma yabancı odaklar hâkim ve biz bu süreci yönetemiyoruz.
Rakamlara ve aktarılan faaliyetlere bakıldığında manzaranın hiç de öyle olmadığını görmekteyiz.
Şu iki örnek üzerinden bir değerlendirme yaparsak Türk medyasının hâl-i pürmelalini ortaya koymuş oluruz.
Bugünkü haberleri tarıyordum. Anadolu Ajansı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’deki ikili temasları kapsamında 15 ülke lideri ile görüşme yaptığını ve her bir liderle de birbirinden farklı pek çok başlığın gündem olduğunu haberleştirmiş.
Peki ya o “boyalı basın” dediğimiz kesimin gündeminde ne vardı? Manşete yine tesettürün taşlandığı bir konu oturmuş. Yıl 2024 olmuş, gerçekten şaşırdım ve gazetenin tarihine bakma ihtiyacı hissettim. Tarihte bir sorun yoktu, 27 Eylül 2024 tarihli gazete, “Harbiye Orduevi’nde Çarşaflı Selfie” başlığıyla manşete çıkmış.
Yani demem o ki vizyon ve ilgi alanları o kadar farklı ki…
Siyaseti ve medyasıyla bir kesim, ülkenin standartlarını dünyanın en üst seviyesine çıkarmaya odaklanmış durumda, diğer kesimse hâlâ rakı fiyatını indirmenin ve tesettürü taşlamanın derdine düşmüş vaziyette.
İşte bu uçurum tüm faaliyetleri de çarpıtmak için bir motivasyon meydana getiriyor.
Tarım konusu da bu kesimin hedefi olmaktan elbette kurtulamıyor.
Yalan ve dezenformasyon bazıları için ‘normal’i ifade ediyor.
TARIMDA YERLİLİK, DOĞALLIK VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ANA HEDEF
Öncelikle ifade etmek gerekir ki Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı, işine hâkim ve ülkesini çok seven bir profil. Bilgi vermeden önce kendinden önce tarım alanına hizmet veren yetkililere teşekkür ederek söze başladı.
Yumaklı, “AK Parti dönemindeki 22 yıllık süreçte su varlığımızı korumak ve su yönetimini doğru yapmak adına yapılan çalışmalar olmasaydı bugün 57 ilimiz susuzlukla mücadele ediyordu.” dedi. Bu gerçekten çok çarpıcı bir bilgi idi. İklim değişikliği ve kuraklık artık dünyanın gerçeği. Bu süreçte su, en kritik önemi haiz bir konu. Bundan sonra da elbette doğru adımları atmak şart. Durmak, tehlike çanlarını çağırmak anlamına geliyor.
TAM BAĞIMSIZLIK MESELESİ
Tarımda bir ülkenin kendi kendine yetebilir olması hiç şüphesiz en elzem husustur.
Bu kapsamda ‘tam bağımsız bir ülke’ olmak için savunma sanayisinde ne kadar yeterliliğe odaklanmışsak tarımda da aynı şekilde buraya yatırım yapmak icap eder.
Bakan Bey’in yorumları da bu kapsamda oldu. Yumaklı “Tarımda kendimize yeter durumdayız. Yerlileşme adına her geçen yıl hedefleri yükseltiyoruz.” şeklinde açıklama yaptı.
İDDİALAR VE GERÇEKLER
Tarım ve hayvancılık alanına dair ortaya atılan bazı iddia ve gerçekleri Bakanlık kaynağından yazıma eklemek istiyorum.
Değerli okuyucularımın bilgisine sunuyorum.
İDDİA: Ülke olarak yeterli olduğumuz hiçbir ürün yok.
GERÇEK: Türkiye birçok üründe kendine yeten bir ülkedir.
İDDİA: Tarımsal gayrisafi yurt içi hasılada sürekli düşüş yaşanıyor.
GERÇEK: Tarımsal GSYH'de önemli artışlar sağlandı.
2003-2023 döneminde tarımsal gayrisafi yurt içi hasılada önemli artışlar yaşandı. Cari fiyatlarla 2002 yılında 25,1 milyar dolar olan tarımsal GSYH, 2023 yılında yüzde 177,3 artışla 69,6 milyar dolara yükseldi.
İDDİA: Türkiye tarım ürünlerinde ithalatçı bir ülke konumuna geldi.
GERÇEK: Türkiye, tarım ve gıda ürünlerinde net ihracatçıdır.
Türkiye, tarım ve gıda ürünleri dış ticaretinde net ihracatçı bir ülkedir. İktidarımız döneminde ülkemizin bu durumunu daha da güçlendirdik. Son beş yılda ihracatta yüzde 57,4 artış sağlandı.
İDDİA: Bitkisel üretimimiz azalıyor.
GERÇEK: Bitkisel üretimimiz yüzde 41,4 arttı.
Mısır, şeker pancarı, tritikale, yulaf, patates, havuç, sarımsak, ceviz, kiraz, şeftali, altıntop (greyfurt), limon, mandarin, portakal ve incir gibi birçok üründe üretim rekorları kırdık. 2024 yılında bitkisel üretim miktarının, TÜİK 1. tahmin verilerine göre 138 milyon ton olacağı öngörülmüştür.
İDDİA: Tarım arazilerinin ekilişi azalıyor.
GERÇEK: Son iki yılda 4,7 milyon dekar alanı üretime kazandırdık.
Bakanlığımızca bitkisel üretimin artırılması kapsamında atıl ve boş alanların, nadas alanlarının tarımsal üretime kazandırılmasına yönelik faaliyetler sonucunda son iki yılda;
• 4,7 milyon dekar alan tarımsal üretime kazandırılmış,
• Nadas alanları 2,45 milyon dekar azaltılmış,
• Tarla bitkileri ekiliş alanı 6,49 milyon dekar artırılmıştır.
İDDİA: Türkiye buğday ithal eden ülke konumuna geldi.
GERÇEK: Buğday unu ihracatında dünyada birinci sıradayız.
İDDİA: Ülkemiz saman ithalatına muhtaç hâle geldi.
GERÇEK: Saman üretiminde kendimize yeter durumdayız.
İDDİA: Mazot ve gübre destekleri kaldırıldı.
GERÇEK: Mazot ve gübre desteği kalkmamıştır.
- Temel desteği, planlama ürünlerinde havzasında üretene ve planlama kapsamı dışındaki diğer ürünlerin tamamını üretene vereceğiz.
- Planlama desteğini ise planlama kapsamındaki ürünleri havzasında üretenlere ilave olarak vereceğiz.
- ÇKS’ye kayıtlı üreticilerimizin temel destek ile mazot maliyetinin yüzde 50’si, gübre maliyetinin yüzde 25’i karşılanacaktır.
- Planlı üretime uygun üretim yapan üreticilerimizin mazot maliyetinin yüzde 100’ü, gübre maliyetinin yüzde 50’si karşılanacaktır.
- Yer altı su kısıtının olduğu havzalarda suyu az tüketen ürünleri üreten çiftçilerimizin mazot ve gübre maliyetinin yüzde 100’ü karşılanacaktır.
İDDİA: Ülkemiz tohumculukta dışa bağımlı hâle geldi.
GERÇEK: Türkiye tohum üreten ve ihraç eden bir ülkedir.
- Türkiye'yi tohum üreten ve ihraç eden bir ülke hâline getirdik. Hâlihazırda 117 ülkeye tohum ihracatı yapmaktayız.
- Tohum dış ticaretinde ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2002’de yüzde 31 iken 2023 yılında yüzde 131'dir.
- Tohumluk üretimimiz son 21 yılda dokuz katına çıkmıştır.
- Tohum ihracatımız son 21 yılda 19 katına çıkmıştır.
- Bakanlığımızca sertifikalandırılan tohumlukların satışında KDV oranı yüzde 1’e indirilmiştir.
- Tohum ve fidan ilk kez bu dönemde destekleme kapsamına alınmıştır.
İDDİA: Hayvan varlığımız sürekli azalıyor.
GERÇEK: Hayvan varlığında önemli artışlar sağladık.
İDDİA: Yerel/ata tohum çeşitlerinin satışını yasakladınız.
GERÇEK: Yerel/ata tohum çeşitlerinin satışını yasaklamıyor, koruma altına alıyor, tescil ve ıslah ediyoruz.
- Ülkemiz tohumculuk mevzuatında yerel/ata çeşitlerimize ait tohumluk üretimini veya kullanımını yasaklayan bir düzenleme bulunmamaktadır.
- Aksine Tohumculuk Kanunu çiftçilerimizin kendi ihtiyaçlarını üretmesi ve ihtiyaçları oranında kendi arasında mübadelelerine (takas) izin vermektedir.
- Yapılan yasal düzenleme ile yerel/ata çeşitlerimize ait tohumlukların tescili, sertifikasyonu ve ticari olarak pazarlamasına imkân sağlanmaktadır.
- Bu sürecin işletilmesi ile hastalık ve zararlılar ile bulaşık tohumlukların yerel tohum adı altında denetimsiz olarak pazarlanması ile hastalık ve zararlıların kontrolsüz şekilde yayılması önlenerek gen kaynaklarımız koruma altına alınmaktadır.
İDDİA: Ülkemizde bitki gen kaynakları korunmuyor.
GERÇEK: Gelecek nesiller için tohumlarımızı tohum gen bankalarımızda koruyoruz.
Ülkemizin bitki genetik kaynaklarının korunması, uzun süreli muhafazası, sürdürülebilirliği, bilimsel araştırmalarda kullanımı ve gelecek kuşaklara aktarılabilmesi amacıyla koruma çalışmaları yürütüyoruz.
• İzmir’de bulunan Ulusal Tohum Gen Bankası’nda 3 bin 90 türe ait
58 bin 511 tohum örneği korunmaktadır.
• Ankara’da bulunan Türkiye Tohum Gen Bankası’nda bin 334 türe ait
63 bin 4 tohum örneği korunmaktadır.
• 18 Arazi Gen Bankası’nda 107 türe ait 10 bin 108 canlı örnek muhafaza
edilmektedir.