‘Er kişi’ tamlamasının sözlük anlamında işini iyi bilen, kahraman, yiğit tanımları mevcut.
Daha çok erkekler için kullanılıyor ama bu tamlamanın toplumsal karşılığına baktığımızda; kadın-erkek yalanı, hilesi, hainliği olmayan mert, dürüst, dik bir duruştan bahsedilir.
Bu tanıma uyan kişilere er kişi diyoruz.
İstiyoruz ki devleti yöneten veya yönetmeye talip kişiler er kişiler olsun.
Sözlerinin eri olsunlar.
Yalan söylemesinler.
Hainlik hele hiç yapmasınlar.
Devletinin ali menfaatlerini kendi çıkarlarının üzerinde tutsunlar.
Ama öyle olmuyor. Her zaman beklentiler gerçek olmuyor. Bu açıdan muhalefeti incelediğimizde iki profil öne çıkıyor.
Birinci profil, devletin çok kritik süreçlerden geçtiğini, küresel oyun kurucuların hedefinde olduğunu söylüyor ve bu süreçte destek olmanın ana ilke olduğunu benimsiyor.
İkinci profil ise; çok konformist ve çok pragmatist.
Yaşanan süreci kriz-fırsat denkleminde değerlendiriyor.
Devlete yönelik müdahaleler sürecinde “acaba hükumet düşerde bana bir iktidar alanı açılır mı?” diye düşünerek bu yönde pozisyon alıyor.
Konformist tanımlamasını özellikle kullandım çünkü işi çok kolay. Dışardan ve içerdeki hainler eliyle hazırlanmış argümanlar, söylemler, “stratejiler”i kullanmak onun işi.
“Ürettiği” politikada bireysel performans veya ekip emeği gerekli değil. Birileri hazırlıyor, mutfakta pişiriyor, servis etmek onun işi.
İkinci profilin en acıklı hali ise; kendini aktör olarak pazarlıyor ama o bir kukla.
Siyasette gönüllü kölelik kadar acınacak başka bir durum olmasa gerek.
Bu olgu Anadolumuz için yeni tanıştığımız bir durum değil. Bu topraklardan ne hainler, ne gönüllü köleler çıktı. Kendileri buralı, kimlikleri bu kökten ama ruhları satılmış, zihinlerine pranga takılmış.
Şimdi önümüzde bir Sarraf Davası süreci var. Birileri 17-25 Aralık yargı darbesi girişiminde yapamadığını bu dava ile yapmak istiyor. Türkiye’ye yeni bir operasyon alanı açıldı. ABD ile ilişkilerde FETÖ ve PKK gündemi varken bir de bu eklendi.
Peki süreci bahsettiğim bu iki profil nasıl değerlendiriyor? Nasıl pozisyon alıyorlar?
Birinci profil yine ilkesel davranıyor. İkincisinin durumu ise tam bir vahamet.
Bekliyor…
Gezi kalkışmasında, 17-25 Aralık’ta, 15 Temmuz sonrası çark edişinde olduğu gibi ‘devlet yıkılsın ama iktidar benim olsun’ anlayışıyla hırsın kurbanı oluyor ve ellerini ovuşturuyor.
Tek kelimeyle “yazıklar olsun”!
Bakalım 2019 seçimleri öncesi daha neler göreceğiz…
Yazıyı bitirmeden yukarıda bahsettiğim profilleri netleştirelim.
Birinci profil; ülkenin geçtiği bu kritik süreçte iktidara tam destek vererek ‘gerçek muhalefet nasıl yapılır’ı gösteren Sn. Devlet Bahçeli’dir. Devlet türlü türlü operasyonlarla karşı karşıyayken bu süreçte iktidarın yanında durarak ‘devlet adamlığı’ nasıl yapılır? Bunu duruşuyla ortaya koymuştur Bahçeli.
İkinci profili ise zaten hepimiz biliyoruz. İsmini anmaya gerek yok.
Bize kötü söz yakışmaz. Allah ıslah etsin… Allah vatanı, milleti şerlerinden muhafaza buyursun.