“Cephede öleceğim.”

“Beyaz bayrak kaldırmayız, savaşarak ölürüz.”

“Tüm dünyanın önünde boğazlanırken sesini çıkarmayan uysal bir koyun gibi mi olmalıyız? Bu asla mümkün değil.”

"Düşmanın bize verebileceği en büyük hediye şehadettir."

İsrail saldırısında şehit edilen Hamas hareketi lideri Yahya Sinvar’ın sadece dört ifadesini paylaştım yazımda.

Onun için şehadet sürpriz değildi; beklenen ve umut edilen bir veda şekli idi.

Ve 16 Ekim 2024’te 61 yaşındaki Sinvar, İsrail’in yansıttığı üzere tünellerde rehineleri kalkan yapan bir lider olmanın aksine, aslanlar gibi mücadele veren bir kahraman olarak çıktı tüm dünya kamuoyunun karşısına.

Görünen son, şehadet idi ama hikâyesi eşine az bulunur bir yiğitlik örneği sergiliyordu Filistin’in direnişini anlamayan tüm çehrelere.

Olay Refah’ta yaşandı. İki Kassam Tugayı mücahit ile birlikte düşmana sıfır noktadan savaştı.

Çatışmanın ilerleyen dakikalarında tek başına bir binaya geçiş yaptı.

Tanklar bulunduğu binayı vurdu.

Sinvar daha sonra ikinci kata çıktı.

Tanklar bulunduğu katı tekrar vurdu.

Bir piyade grubu binaya yaklaşmak istedi. Sinvar onlarla çatışarak iki adet el bombası attı. Askerler geri çekilmek zorunda kaldı.

Tespit yapılmak için binaya dron uçuruldu. Kolu yaralı ve yüzü kapalı bir adam görüldü.

Sinvar, sağlam kalan tek koluyla drona tahta parçası fırlattı.

Dron görüntüsünü İsrail kaynakları dünya basınına servis etti.

Sonrasında bulunduğu kata bir tank mermisi daha ateşlendi.

Diğer gün binada arama yapan askerler tank mermisi sonucu ölen kişinin Sinvar'a benzediğini fark etti ve sonrasında durum netleşti.

Yahya Sinvar cephenin en önünde, tek başına bir kamyon dolusu teröriste, dronlara ve bir tanka karşı cesurca savaşırken can verip şehit düştü.

Sinvar, üzerinde hücum yeleği, eli tetikte soykırımcı İsrail askerleri ile yüz yüze çatışırken şehadeti karşıladı.

Şehit Yahya Sinvar'ın üzerinden zikir tesbihi ve zikir kitabı çıktı. Aslında bu tablo bile ne çok şey söylüyordu.

Silah ve tespih… Zikir ve direniş!

İşte mücadeleyi güçlendiren sır da burada gizli.

17 Ekim akşamı Filistin camilerinden şehadet haberi duyuruldu. Ertesi gün ise cenaze namazı kılındı harabeye dönmüş Gazze sokaklarında, yıkıntılar içindeki camilerde.

Hamas resmî açıklamasında, “Yahya Sinvar şehit oldu. Göz yaşarır, kalp hüzünlenir ama ölüm Allah'ın takdiridir... Liderler ölür, dava ölmez çünkü dava Allah'ın davasıdır.” ifadelerine yer verdi.

Şehitler yurdu Filistin için yapılabilecek en güzel açıklama bu!

İzzettin El-Kassam ile birlikte başladı direniş. Bir Osmanlı askeri olarak İngiliz’e direndi diğer Filistinlilerle.

Ve bu direniş, o günden bugüne devam etti.

İzzettin El-Kassam, Şeyh Ahmet Yasin, İsmail Heniyye, Yahya Sinvar…

İsimler yüreklere kazınır. Direniş bitmez, güçlenir.

Ebu Ubeyde’nin sözü, özet yorum olarak geçsin kayıtlara:

“Bu topraklar, zeytin yetiştirdiği gibi direnişçi yetiştirir.”

KİM KAYBEDİYOR?

Siyaset Sinvar’ı sınırlandıramadı.

Silahlı mücadelenin, direnişin içinde ve en önündeydi.

Saha adamı, dava insanı, büyük mücahitlerden ve şerefli bir mümin olarak izzet ve onur içinde döndü Rabb’ine.

Yönettiği örgüt ve sahip olduğu imkânların asgarisinde yaşayarak bir hayat sürdü… Ölümü öldürmüş ve yaşarken bir şehit gibi yaşamıştı.

Bir insan, kahramanlığını kanıtlamak istese ancak bu şekilde kanıtlayabilirdi.

Bir yıldır İsrail istihbaratının peşinde olduğu ‘adam’ Refah’ta çatışmalarda tesadüfen bulunabildi.

Halkının yanında, başı dik, direngen ve cepheyi korurken resim verdi Yahya Sinvar.

Siyonistler ve ABD basını, bu görüntüleri bir zafiyet olarak yansıtmak istediler.

Âdeta bir zafer sarhoşluğunda “İşte öldürdük” naraları attılar.

Fakat bu Hamas’ın zafiyeti olamazdı. Bu durum direnişi zayıflatamazdı.

Filistin’in ve Filistinlilerin kodlarını o kadar bilmiyorlardı ki…

Konforlu koltuğunda oturmayan, siyaset ceketini giyip hitabet sanatına oynamayan, aksiyon alan ve cephenin en önünde olan bir profil… Hele de şehadet için can atan bir ruh üflüyorsa halkına ancak direnişe katalizör etkisi olabilir tüm bu yaşananlar.

Olayın üstünden iki gün geçtikten sonra durumun farkına varmaya başladı ABD ve İsrail propagandasını yürüten siyonist masa!

Bir medya çalışmasıydı yaptıkları.

Psikolojik harp tekniklerini uyguluyorlardı sözüm ona ama çuvalladılar.

Ve Sinvar’ın görüntülerini paylaşan İsrail askerleri hakkında soruşturma açılacağına dair duyumlar medyaya sızdı.

İlk yorumları hatırlayalım.

“Sinvar’ın ölümü Hamas’ı zayıflattı”

“Sinvar’ın sahada savaşması, Hamas’ın çökmeye yakın olduğunu gösteriyor.”

Tüm bunlar safsatadan ibaret!

Washington’dan bakınca ancak bu kadar oluyor işte.

İsrail taktiksel olarak kazanıyor gibi görünse de esasen kaybediyor, Hamas stratejik anlamda kazanıyor.

Yahya Sinvar şehadeti üzerinden medya çalışması yapan Amerikan ve İsrail kafasına cevabı Enfal suresi 30. ayetten verelim…

Bismillah. “Hani bir zamanlar kâfirler, seni tutuklayıp hapsetmek veya öldürmek ya da yurdundan zorla çıkarmak için birtakım tuzaklar kuruyorlardı. Onlar böyle tuzaklar hazırlayadursunlar, Allah da onların tuzaklarına karşılık verecektir. Çünkü Allah, tuzak kuranlara en güzel karşılığı verendir.”