Dışişleri Bakanı Hakan Fidan önceki gün Ankara’daki medya temsilcileriyle bir araya gelerek gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Fidan’ın değindiği konulardan biri de Beşşar Esed liderliğindeki Suriye rejimiyle normalleşme girişimiydi.
Suriye rejiminin mevcut koşullarda belli konuları çok fazla değerlendirmeye hazır ve açık görünmediğini söyleyen Fidan, Şam-Tahran ilişkileri için oldukça ilginç bir benzetme yaptı.
Bakan Fidan, İran ile Suriye arasında çok iç içe geçmiş bir iş birliği olduğuna işaret ederek Şam’ın “Tamam İran ile ilişkilerimiz iyi olsun, zor zamanlarda dayanışma içerisindeyiz ama gelip de bizim yönetimimizde etkin olmasın” dediğini ancak Şam ve Tahran arasındaki ilişkinin Ömer Seyfettin’in Diyet öyküsüne döndüğünü söyledi.
O öyküde Koca Ali adlı demirci, diyetini ödeyip kolunu kesilmekten kurtaran cimri kasabın bitmek tükenmek bilmeyen başa kakmalarını gururuna yediremez ve kolunu kesip önüne atar.
Suriye rejiminin İran’la ilişkileri hakkında Fidan’ın yaptığı benzetme bir yönüyle doğru olsa da Beşşar Esed’de öyküdeki demircinin tepkisini gösterecek onurun zerresi yok.
O, tam tersine koltuğunu korumak için halkından yüz binlerce kişiyi acımasızca katleden ve milyonlarcasının evlerini terk edip mülteci durumuna düşmesine yol açan, ülkesinin topraklarını Ruslara ve İranlılara, ABD’ye ve bölücü terör örgütü PKK/YPG’ye peşkeş çeken; “Türk askeri Suriye’den çekilsin” diye efelenirken İsrail’in neredeyse günlük hâle gelen saldırıları karşısında sesini çıkarmayan onursuz bir korkak.
Dolayısıyla Şam’dan Tahran’a karşı açıkça tavır alması ve müdahalelerine “Yeter artık” demesi beklenmemeli.
Beşşar Esed bunun yerine İran-İsrail çatışmasında taraf olmamaya çalışıyor.
Fidan’ın ifadesiyle, İran’a ve İsrail’e “Siz kendi aranızda savaşınızı yapın ama bana dokunmayın.” diyor.
Suriye rejiminin bu politikası, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in telkinine dayanıyor.
Hizbullah lideri Hasan Nasrallah gibi İsrail tarafından öldürülmekten korkan Beşşar Esed, şu an tümüyle Rusya’nın güdümünde.
Her ne kadar bunun farkında olsa ve Suriye rejiminin tavrından rahatsızlık duysa da İran’ın hâlihazırda yapabileceği pek bir şey yok.
ABD’de Trump Beyaz Saray’a yeniden yerleşmek için gün sayarken ve İsrail ile kapsamlı bir savaş ihtimali henüz tamamen ortadan kalkmamışken Beşşar Esed’le çatışmaya girilmesi İran’ı Suriye’de ve Lübnan’da çok daha açık bir hedef hâline getirir.
Türkiye ve Suriye rejimi arasındaki ilişkilerin normalleşmesi Rusya’nın arzusu.
Moskova Türkiye’yi Suriye’den uzak tutmaya çalışıyor.
Beşşar Esed’in normalleşme için ileri sürdüğü “Türk askeri çekilsin” türünden talepler aslında Rusya’nın isteği.
Bu nedenle, “kendi iradesi olmayan bir kuklanın peşinde koşuyor” izlenimi veren söylemler artık terk edilmeli.
Trump’ın Amerikan askerlerini Suriye’den çekip çekmeyeceği henüz belli değil.
ABD çekilse bile söz konusu boşluğu Rusya ve İran’ın doldurmak isteyeceği kesin.
İsrail saldırıları sebebiyle Lübnan’dan ve Suriye’nin güneyinden kaçıp sınırlarımıza doğru gelen Şii milislerin oluşturduğu tehdit her geçen gün büyüyen bir diğer sorun.
Türkiye’nin gerekirse kendi göbeğini keserek millî güvenliğine yönelik tehlikeleri bertaraf etmekten başka çaresi yok.