Seçimler yaklaştıkça politik mücadele zemininde yaşanan rezilliklerin daha nerelere varacağını biz bile kestiremez olduk. Mevcut AK Parti iktidarını destekleyenler ve “Her ne olursa olsun gitsin” diyenler arasında, meydanlarda, televizyon ekranlarında ve sosyal medya üzerinde yaşanan çekişmeler tabir caizse zıvanadan çıkmış bir durumda. AK Parti’yi destekleyen bazıları İslami ve insani anlamda ölçüsüz bir tavra girerken, aynı şekilde Tayyip Erdoğan’a karşı olan kesimlerden de bazıları “Tayyip Erdoğan-AK Parti- gitsin de vatan millet ümmet ne olursa olsun, bizim sorunumuz değil” noktasında duruyorlar.
Genel olarak Müslüman camia, insanları para ve güçle olan imtihanını, karşı olduğu sistemin dayattığı yaşam tarzına bürünerek kaybedişe doğru gidiyor. İslam’a düşman yapılar ile İslam’ı kullanarak hizmet ettiği yeri gizlemeye çalışan gruplar ise bu fırsatı değerlendirip arkalarına emperyalist güçleri alıp bütün bir milletin kazanımlarını harcamak istiyorlar. Üstadın “bizdeki muhalefet iktidarı düşürmek için vatanı satmaya razıdır” sözünü doğrulamak istercesine AK Parti gitsin de ne olursa olsun diyerek her türlü şer odağıyla iş yapmayı meşru görüyorlar. İktidara düşmanlık etmekle vatanını pazarlamak arasındaki çizgi aslında çok da ince değildir; ama bu güya iktidara muhalefet adına açıkça yapılabiliyor.
En son New York Times gazetesinde Tayyip Erdoğan’ı durdurmak için ABD ve NATO’nun göreve çağrılması, bunu da “içimizde” olanların lobi çalışmalarıyla yapmaları, meselenin hangi boyutlara geldiğini gösteriyor. Ne Irak’taki katledilen milyonlar ne Suriye’deki yüz binler ne de “Demokratik sistemle gelip darbeyle idama mahkum edilen Mısır devlet başkanı” için böyle bir talebi olmayan Amerika’nın sözcüsü Siyonist New York Times, NATO müdahalesini, Türkiye’de vatan ve millete karşı her türlü tezgahı kuran medya grubuna, cemaate, partiye veya bir yapıya destek için istiyorsa bunu nasıl değerlendirmeliyiz? Antiemperyalist söylemi dilinden düşürmeyenlerin, bütün emperyalist devletlerin bir araya gelerek ısrarla Tayyip Erdoğan’ı tasfiye etmek istemesine diyeceği bir şey yok mu? Yoksa emperyalist sömürgeci Batı’nın bizim ülkemizi çok sevdiğini ve ülkemizin menfaati için Tayyip Erdoğan’a karşı olduğunu mu düşünüyorlar?
En başta mevcut sistemle mücadele ederek, yapılan yanlışlara ve yapılmayan doğrulara karşı tavrımı da net olarak koyduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu yüzden benim açımdan mesele bir parti veya iktidar meselesi değil. Fakat emperyalist AB-D’nin politikalarına uymayıp kendi politikasını oluşturmaya başlayan AK Parti iktidarına karşı yapılan bu seferberlikte, emperyalistlerin yanında durmanın izahını kimse yapamaz bana. Varlıklarını İslam’ı yok etmeye adayan, dünyadaki adaletsizliğin baş sorumlusu ve şu saatte bile Müslüman katleden Batı’nın, bizim ülkemizde bizim lehimize bir şey isteyeceğine ve destek olacağına inanmıyorum. Bu yüzden de emperyalist zalimlerin desteklediği hiçbir yapıya destek olmam, karşı olduğu yapıya da “onlar istediği için” karşı durmam. Desteklemem veya karşı olmam, İslam adına faydalı veya zararlı görmemle alakalıdır.
Sevgisi pazarlıklı olanın öfkesi de pazarlıklıdır. Hele ki dünya işlerinde, menfaat ilişkilerinde bu çok daha belirgin olarak ortaya çıkar. Şahsi istek ve ihtirasları ile bir dava için, bir mücadele için fayda gözetmek arasındaki fark samimiyeti gösterir. İslam’ın faydasına, ümmetin, vatanın, milletin faydasına olan ile kendi cemaatinin partisinin isminin ailesinin veya başka ülkelerin faydasına çalışmak arasındaki fark burada görülür… Biz İslam’ın ve ümmetin faydasını gözeterek emperyalist güçlerin desteklediği bütün bu yapılardan beri olduğumuzu söylüyoruz.