PYD: ‘Partiya Yekitiya Demoqrat-Demokratik Birlik Partisi’ silahlı kanadı da YPG, ‘Yekineyen Parastine Gel-Halk savunma Birlikleri’ ve YPJ, ‘Yekineyen Parasitina Jin-Kadın Savunma Birlikleri’ dir.

Öcalan’ın Şam’dan çıkarılması ve PKK’nın faaliyetlerinin Suriye’de yasaklanması sonrasında kurulan bir örgüttür. Daha doğrusu PKK’nın Suriye’de faaliyet gösterebilmesi için yaptığı isim değişikliğidir. Tüm bürolarında Öcalan fotoğrafı vardır, askerleri Öcalan’ın yazdığı kitaba el basarak, onun önderliğinde marksist/leninist ideolojiye bağlılık yemini ederler.

PKK, Öcalan’ın Şam’da kaldığı yıllarda Baas ile ittifakı, Kürtleri rejim adına baskı altına alması, halktan para toplaması, Kürtlerin inanç ve gelenekleriyle zıt olan ideolojisi ve son olarak da Öcalan’ın tıpkı Baas rejimi gibi ‘Suriye’de Kürdistan diye bir yer yoktur, burada ki Kürtler de Türkiye’den göç edip gelenlerdir, tekrar Türkiye’ye dönmeliler’ açıklaması ile Rojava halkı içerisinde kaybettiği desteği geçen bu süre içerisinde PYD ismiyle bir nebze kazanmıştı.

PKK’nin Bekaa Vadisinden Kandil’e taşınmasıyla da Suriye topraklarından Türkiye’ye saldırılar bitince PYD, Türkiye için de ılımlı bir görüntü vermeye başladı. Suriye Halk Direnişinin başlamasıyla Türkiye Devleti diğer muhalif guruplar gibi, Kürt muhalefetini ve haliyle PYD’yi de muhattap almaya başladı. Türkiye’de devam eden Çözüm Sürecinin de oluşturduğu ortam Devletin PYD ile direk temasa geçmesine imkan sağladı.

Türkiye, ilk başlarda PYD’nin de diğer 16 Kürt parti ve gurubun çatısı olan ENKS gibi Esed’a karşı kurulan Suriye muhalefeti içerisinde yer almasını istedi. Öcalan’ın da meşhur ‘Eşme Ruhu’ söylemiyle Türkiye ile birlikte hareket edin talimatına rağmen PKK buna imkan tanımadı ve müsaade etmedi.

Bunun üzerine Türkiye, MİT aracılığı ile PYD’ye 3 şart koştu;

1-Türkiye’de devam eden Çözüm Sürecini zehirleyecek bir eylemde bulunmama.

2-Esed rejimi ile ittifak yapmama.

3-Esed’e karşı savaşan muhalifleri arkadan vurmama.

Ancak PKK/PYD, önce Esed ve Iran ile ittifak yaptı (zaten bu ittifak on yıllardır vardı), sonra Suriye muhalefetinin bir parçası olan El-Nusra’ya saldırdı daha sonra da Türkiye aleyhine yaptığı propaganda ve eylemlerle ile de Çözüm Sürecini bitirdi.

PKK/PYD ilk başlarda Türkiye’yi El-Nusra’yı Kürtlerin üzerine sürmekle itham etti, HDP, medyası ve tabanı bir anda ‘AK Parti’nin El-Nusra’sı, Erdoğan’ın desteklediği El-Nusra’ sloganları atmaya başladı. Hâlbuki El-Nusra’ya rejim güçleri ile birlikte onlar saldırmıştı. Bu propaganda aylarca devam etti. Dünyanın en profesyonel yalan üreten örgütü olmaları hesabıyla algı operasyonu yapma konusunda çok iyi olduklarını kabul etmek lazım. Bir anda herkes ‘El-Nusra Kürt kadınlarının mücahitlere helal olduğu’ fetvasını konuşmaya başladı.

Sonra bir anda herkes El-Nusra’yı unuttu bu sefer de ‘AK Parti’nin desteklediği İŞİD, Erdoğan’ın İŞİD’i’ propagandası başladı. İş öyle bir noktaya geldi ki Ana Muhalefet Partisi CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı ve sözcüsü Bilal Erdoğan’ın İstanbul’da ‘Ciğeristan kebap salonu’nun sakallı olan sahipleriyle çektiği fotoğrafları kaynak göstererek ‘Bilal Erdoğan ve İŞİD liderleri yemekte’ propagandasına katılan aptallar korosuna katıldı.

Üzerinden bir zaman geçtikten sonra bu parti sözcüsü çıkıp iş yeri sahipleri ve Bilal Erdoğan’dan özür diledi ama iş çığırından çıkmış Rusya Lideri Putin de aynı foto ile aynı tuzağa düşmüş o da HDP ve CHP’nin oyununa gelmiş dünyaya rezil olmuştu.

Aylarca ‘AK Parti-El-Nusra’ sakızı çiğneyen ve yüzlerce yalan foto ve video paylaşan hiç kimse de çıkıp ‘Ne oldu bu El-Nusra, neden bir anda ortadan kayboldu.?’ demedi. Hatta aynı aşk ve inançla bu defa da ağızlarına verilen ‘AKP-İŞİD’ sakızını çiğnemeye başladılar/çiğniyorlar. Akıl sahibi kimse de çıkıp ‘İŞİD ile El-Nusra birbiriyle savaşan iki düşman nasıl oluyor da AK Parti ikisinin de destekçisi oluyor’ diye sormadı…

Hatta hala PKK/PYD/HDP tabanı bu gerçeği bilmesin diye El-Nusra ve İŞİD’i tek örgüt olarak göstermeye devam ediyor. Türkiye’nin İŞİD’i desteklediği yalanına o kadar inanmışlar ki İŞİD’in Erdoğan ve Türkiye’yi Kobani savaşında Kürtlere destek verdiği için Kafir ilan etmesi kesmiyor, Türkiye’nin İŞİD’i bombalaması kesmiyor hatta ‘Biji ABD’lerinin Seroki Obama’ bile ‘Türkiye İŞİD’e karşı en büyük müttefikimiz’ açıklaması da bu yalana olan imanlarını sarsmıyor.

Bu dezenformasyon sadece Türkiye, Erdoğan ve AK Parti’ye karşı yapılmıyor; Yalan korosu aynı şarkıyı Kürdistan, Berzani ve KDP’ye karşı da okuyor.

Kobani savaşı olur; Türkiye PYD’nin İŞİD’e karşı ölüme terk ettiği ve direnmeden İŞİD’e teslim ettiği 350 köyden kaçan Kürtleri, Kobani’den kaçan 197 bin Kürdü ülkesine alır, bakar, besler, tedavi eder, YPG’nin İŞİD ile savaşırken yaralanan askerlerini tedavi eder, Peşmergenin yardım için geçişini sağlar, Özgür Suriye Ordusunu onlara desteğe gönderir, İŞİD’i vuran uçaklar Türkiye’den kalkar, PYD’ye giden silah silahlar Türkiye üzerinde Peşmerge eliyle gider hatta Kobani’de savaşan YPG militanlarının yemeği Türkiye’den gider ama yine de PYD’nin ‘Türkiye Kürt düşmanıdır’ yaftasından kurtulmaz.

Peki neden.?

1-PYD, Esed’in idolojik kardeşi ve müttefiki olduğundan bunu yapmak zorunda.

2-PYD, Rojava Kürtlerine yaptığı zulümlerden dolayı orada Kürtler ona karşı İŞİD safında savaştığı için Türkiye Kürtlerinden kendine asker temin etmek için bunu yapmak zorunda.

3-PKK/PYD, Ortadoğu’da çıkarılması planlanan mezhepler savaşında Esed, İran, Lübnan Hizbullahı, Bağdat rejimi ve Rusya’nın kurduğu Şia bloku ile aynı safta Ehli-Sünnete karşı durduğu için bunu yapmak zorunda.

4-PKK/PYD yıllardır yapmak isteyip te bir türlü beceremedikleri Kürtleri sekülerleştirme, dinsizleştirme, islam düşmanı yapma amaçlarını El-nusra ve İŞİD üzerinden yapma fırsatını kaçırmamak için bunu yapmak zorunda.

5-PYD, Rojava’da kurduğu stalinist tek parti rejimini ve Kürtlere dayattığı komün yaşamı meşrulaştırmak için bunu yapmak zorunda. Ben devrimci halk okulları adı altında 15-35 yaş arası tüm Kürtlere el koyup kadın-erkek karma yatılı okullarda Marksist/Leninist eğitim veriyorum o yüzden bana karşılar demesini beklemiyorsunuz zaten değil mi.?

6-PKK/PYD, Türkiye’de kendisine muhalif olan HüdaPar, AK Parti ve diğer İslami söylem ile siyaset yapan yapıları Kürtlerin gözünde şeytanlaştırmak için bunu yapmak zorunda.

7-PKK/PYD, Kürt medreseleri Müslüman yetiştiriyor, burada eğitim görenler Komün hayatı kabul etmez, Stalinist olmaz diyecek hali olmadığı için ‘Bu medreseler İŞİD’e militan yetiştiriyor’ demek zorunda.

8- PKK/PYD, Batılılara ‘Avrupa bize sahip çıksın, biz olmazsak Kürtler İslamcı olacak’ çağrısının altını doldurmak için bu yalanları söylemek zorunda ve her sakallıyı, her camiye gideni, namaz kılanı, her ümmet diyeni İŞİD’çi ilan ederek ortadan kaldırmak zorunda.

9-PKK/PYD’de siyonizmin öğretisi olan bir düşman edinme, onu algı ile canavarlaştırma herkesi ondan korkutma ve kendisine sığınmak zorunda bırakma daha sonra da o deve olarak gösterdiği pireyi öldürerek kurtarıcı kahraman olmak için İŞİD ve El-nusra’yı kullanmak zorunda.

Her gün bir vilayette ‘İŞİD su deposuna zehir attı, İŞİD Cuma namazında canlı bomba eylemi yapacak, sırt çantalı olan iki İŞİD’çi görülmüş Devlet müdahale etmemiş’ yalanı döner durur. Kürtleri İŞİD korkusu ile su içemez, camiye gidemez, kalabalık yerlere gidemez hale getirip kendilerine sığındırıyorlar. Deve olarak gösterdikleri Pireyi daha sonra öldürerek Kürtlerin kurtarıcısı oluyorlar.

10-Rojava’da edindikleri tecrübe ve elde ettikleri ideolojik kazanımları buradaki Kürtlere ‘Kürdistan Devrimi’ diye yutturup aynı statüyü burada da ‘Öz Yönetim’ adı altında elde etmek için bunları yapmak zorunda.

PKK/PYD iç savaşın başında ilk olarak kendine muhalif Kürt liderlere suikast yaparak öldürdü ve muhalif Kürtleri Türkiye ve Kürdistan’a sürgün etti. PYD zulmünden kaçan Kürtlerin mallarına el koydu ve köylerine Nusayri/Dürzi Arapları yerleştirdi. Sonra da Türkmen köylerini ve Arap köylerini baskı altına alarak onları da göç etmek zorunda bıraktı Rojava’da sadece stalinist tek parti sistemini benimseyen veya itiraz etmeyen Kürtler kaldı. Bugün aynı deneme Öz yönetim adı altında burada yapılmakta, insanlar göç ettirilmekte, evlerine el koyulmakta geri dönme ihtimaline karşı bebek beşiklerine ve hatta Kur’an kılıflarının içerisinde bomba düzenekleri koyulmaktadır.

Tüm Kürtlerin PKK/PYD’ye şu soruları sormalarını istiyorum.

1-Madem siz Bağımsız Kürdistan kurmuyor, Özerklik de istemiyorsunuz; Esed ile birlikte tüm ‘Halklar’ için ‘Ekolojik Demokratik Suriye’ inşa edecektiniz neden bu kadar Kürt gencini ‘Bağımsız Kürdistan ve Devrim’ yalanıyla götürüp Esed aşkına İŞİD vahşeti önüne atıp öldürttünüz.?

2-Biz buradan gelip PYD saflarında savaşıp ölürken neden Rojava Kürtleri sizden kaçıyor ve neden Rojava Kürt gençlerinden sayıları 5 bin ila 8 bin arası olan Kürt genci İŞİD ve El-Nusra safında size karşı savaşıyor.?

3-Kürtlere kimlik ve mülkiyet hakkı dahi vermeyen Nusayri Baas rejimi ile ittifak kurmak mümkün de neden eşit yurttaş olarak yaşadığımız Demokratik Türkiye ile ittifak imkansız, barış imkansız ve savaşmak zorundayız.?

4-Rojava’da size muhalif olan Kürtleri neden öldürüyor, sürüyorsunuz. Öcalan kitabı üzerine yemin etmeyen veya size itiraz eden kaç kişinin parmağını kestiniz, kaç bin Kürt şuan sizin zindanlarınızda esir. Neden Kürdistan bayrağı Rojava’da yasak.?

5-Rojava’da twitter ve facebook hesabı açmak için PYD bürosundan izin alma şartı ile basın kurumu, sosyal medya hesapları dahi yargısız olarak kapatma izninin PYD’de olması nasıl bir demokrasidir.

6-PYD Kantonlarında çalışan herkesin maaşını hala Esed mi veriyor. Kamişlı’da İran, Rusya ve Esed güçleriyle beraber aynı karargahı mı kullanıyorsunuz.?

8-İŞİD, Esed ve siz Kamişlı’da yaptığınız toplantıda ne üzerine anlaştınız ki; PKK ve İŞİD birlikte Türkiye’ye eş zamanlı saldırdınız ve o günden beri bir daha İŞİD size hiç saldırmadı. İŞİD’in şartı Türkiye’deki çözüm sürecini bitip savaş başlatmanız mıydı.?

9-PKK’nın o kadar eğitimli gerillası varken neden eline ilk kez silah alan 13-20 yaş arası Kürt çocuklarını İŞİD’e karşı cepheye sürdünüz; neden bunları eğitim kampına kamptakileri cepheye sürmediniz.

10-Zaten her gün Türkiye’de Kürt şehirlerine Kobani’den cenazeler geliyorken neden ayrıca yüz yıllık kemikleri tabutlara koyup yeni cenaze diye gönderme gereği duydunuz; Siyasi propaganda için her köye bir cenaze projeniz için çocuklarımızın ölüsü üzerinde siyaset mi yaptınız.?