Neredeyse yarım asırdır bu ülkede PKK ile Kürtler’in bir tutulmaması konusu konuşulur, yazılır, çizilir; ancak her nedense bir türlü istenilen sonuç alınamaz.
Ne yazık ki Kürtler’i PKK ile bir tutan bu hastalıklı dil özellikle sosyal medyada son zamanlarda yeniden hortladı…
Devlet yetkililerinin de ısrarla bu konuda uyarı yapmasına rağmen hala anlamlı bir sonuç alamıyor olmamız ve bu hayati konuda dil birliği sağlayamıyor olmamızın bana göre en önemli sebebi medya terörüdür.
İddia ediyorum medya terörünün bu ülkede yaşayan insanların kardeşliğine-birliğine verdiği zarar PKK terörünün verdiği zarardan kat be kat fazladır.
Silahlı militanına “sivil”, canlı bombasına “halk fedaisi”, insan kanı ile beslenen katillere “devrimci”, kendisini destekleyen Apocular’a “Kürtler”, bu coğrafyaya kan, yıkım, savaş ve fitne dışında bir şey getirmeyen emperyalizmin mayın eşekleri terörist sürüsüne “Demokrasi güçleri” diyen PKK medyasından bahsetmiyorum; onların cibilliyeti bu, onlar yalan ve fitne için varlar ve görevlerini yapıyorlar.
Benim sözüm adı Türkçe olan sözde bizim ülkenin bir kısım medyasına!
Gelelim asıl değinmek istediğim konuya…
Malumunuz PKK terör örgütünün on yıllardır etkili olduğu ağırlıklı olarak da Kürtlerin yaşadığı doğu vilayetlerimizde görev yapan vali, kaymakam, asker, polis olmak üzere her kurumda memurlar var; bölgeyi gezmek üzere gelenler, ticaret yapmak için gelenler var…
Bunlar Kürtler’le aynı il, ilçe ve mahallede, aynı sokak ve apartmanda ikamet ederler. Aynı esnaftan alışveriş yapar, çocukları da bölge halkının çocuklarının okuduğu okulda okurlar.
Şimdi, insaf sahibi herkese soruyorum!
Bu ülkenin iflah olmaz ahlak-etik bilmez kökü dışarıda bir kısım medyasına ve maalesef anlamlı bir yaptırımı olmayan sınır bilmez sosyal medya fitnesine rağmen ve dahi 80’li yılların sıkıyönetim zulümlerine ve 90’lı yıllarda akıl dışı devlet politikalarına ve bir kısım güvenlik güçlerinin o dönemde halka yaptığı insaf dışı zulümlere rağmen:
1- Siz hiç “Ben Siirt’te ya da Batman-Şırnak-Muş veya herhangi bir doğu vilayetinde görev yaparken komşularım, ben polis-asker veya Türk olduğum için bana düşmanlık ettiler, beni ötekileştirdiler, ayrımcılık yaptılar, benimle iyi komşuluk ilişkileri geliştirmediler” diyeni gördünüz mü?
2- Siz hiç; “Ben şu doğu vilayetinde görev yaparken benim eşimin iş arkadaşları ben polis-asker olduğum için eşime hakaret ettiler onu kurumda ötekileştirdiler” diyeni gördünüz mü?
3- Siz hiç “Ben şu doğu vilayetinde görev yaparken benim çocuğuma okul arkadaşları polis-asker (Türk) çocuğu olduğu için dövdüler, onunla arkadaşlık yapmadılar, ötekileştirdiler; psikolojisi bozuldu” diyeni gördünüz mü?
4- Siz hiç “Ben şu doğu vilayetinde görev yaparken alış-veriş yaptığım esnaf sırf ben polis-asker olduğum için bana fiyatları fazla söylüyordu, bana surat asıyordu” diyeni gördünüz mü?
5- Siz hiç “Ben şu doğu vilayetini gezmeye gittim, halkı ben Türk olduğum için bana mesafeli davrandı, hakaret etti, korkuttu, misafirperver değillerdi, beni iyi ağırlamadılar” diyeni gördünüz mü?
Kudret ve azamet sahibi olan Allah’a yemin olsun ki; ben Siirt’te yaşayan, bölgeyi çok iyi bilen, dert edinen ve takip eden biri olarak böyle diyen birini ne gördüm ne de duydum.
Sizce bunlar Kürtler’in PKK ile hiçbir bağının olmadığının, PKK’nın yaptıklarını tasvip etmediğinin ve her şeye rağmen kardeşlikten taviz vermediğinin ispatı için yeterli değil mi?
Peki tüm bunlara rağmen hâlâ Kürtler’i PKK ile aynı gören-görmek isteyenlerin masum ve iyi niyetli olduğu söylenebilir mi?
Son olarak da şu soruyu sorup sözlerime son vereceğim:
Peki doğuda yaşarken bu kadar misafirperver, kadirşinas ve kardeşlikte ısrarcı olan insanlar; terörden kaçıp batı vilayetlerine göç edince ne oldu da-ne yaptık da Kürt ırkçısı ya da kendilerinden kaçtıkları teröre sempatizan-destekçisi oldular?
Hep birlikte düşünelim mi?
Selam ve dua ile…