Suudi Arabistan’ın, Lübnan ordusuna ve emniyetine yapacağı 4 milyar dolarlık yardımdan vazgeçmesi çoktandır Hizbullah’ın kontrolünde olan ülkeyi ciddi şekilde sarstı.
Riyad’ın Lübnan ordusuna ve emniyetine yardım kararı Suudi Arabistan halkında rahatsızlığa yol açmıştı.
Dolayısıyla “hatadan geri dönülmesi” Suudi Arabistan halkı tarafından memnuniyetle karşılandı.
Çünkü Lübnan, o kadar yardımda bulunmasına rağmen, Suudi Arabistan – İran geriliminde hep İran’dan yana tavır alıyor.
Suudi Arabistan’ın yardım kararından vazgeçmesinin ardından Adalet Bakanı General Eşref Rifi istifa ettiğini açıkladı.
Lübnanlı Sünni liderlerden Saad El Hariri de Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdülaziz’e seslenerek Lübnan’dan vazgeçmemesini, desteğini sürdürmesini ve Lübnan’ı bağrına basmasını istedi.
Hizbullah’tan korktuğu için uzun süredir ülke dışında yaşayan El Hariri’nin çağrısının herhangi bir kıymeti yok.
Kendisine söylenen şu:
“Sen önce ülkene dön, ondan sonra konuş.”
Çünkü Saad El Hariri’nin Suudi Arabistan’dan bağrına basmasını istediği ülke bugün adeta İran’ın bir vilayeti.
Riyad’ın para musluğunu kapatması, toplanamayan çöpler nedeniyle dev bir çöplüğe dönüşen Lübnan’ı hiç şüphesiz daha da zora sokacak.
“Hasan’ın hikayesi”ne gelince…
Suudi Arabistan’ın finanse ettiği ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden yayın yapan El Arabiye kanalı geçen akşam bu isimle bir belgesel yayınladı.
Belgeselde Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın hayatı anlatılıyordu.
El Arabiye kanalında yayınlanan söz konusu belgeselde Nasrallah’ın övülerek kahraman ilan edilmesi gündeme bomba gibi düştü.
Belgeselin içeriği karşısında şoke olan Suudi Arabistan halkı, çoğunluğun zaten nefret ettiği kanala “ülkelerini sırtından hançerlediği için” o günden bu yana öfke kusuyor.
“Hasan’ın hikayesi” belgeseli, El Arabiye kanalıyla ilgili tartışmaları da yeniden alevlendirdi.
Böyle bir belgesel Riyad tarafından finanse edilen kanalda nasıl yayınlanabildi?
El Arabiye Televzyonu Genel Yayın Yönetmeni Turki El Dakhil, Suudi Arabistan vatandaşı ve yönetime yakın bir isim.
Turki El Dakhil’in selefi Adil El Tureyfi ise şu an Suudi Arabistan Enformasyon Bakanı.
Buna rağmen Suudi Arabistan halkının büyük çoğunluğu kanalın yayın çizgisinin ülkelerine zarar verdiği düşüncesinde.
Genel kanı, El Arabiye kanalının El Cezire’ye karşı ABD-Suudi Arabistan ortak projesi olarak ortaya çıktığı ve daha çok Birleşik Arap Emirlikleri’nin dış politikası çizgisinde yayın yaptığı yönünde.
Kanal çalışanlarının birçoğu Lübnanlı.
Ya Hizbullah sempatizanı Şii veya Hizbullah’ın müttefiki Mişel Avn taraftarı Maruni Hristiyan.
Kanalın gerçekte onlar tarafından yönetildiğine ve Turki El Dakhil’in sadece dekor olduğuna inananların sayısı hiç de az değil.
Bu arada tartışmalarla birlikte Suudi Arabistanlı alim Abdülaziz El Tureyfi’nin El Arabiye kanalı hakkındaki tweeti yeniden hatırlandı.
Paylaşım rekorları kıran o tweette şöyle yazıyordu:
“El Arabiye kanalı Hz. Peygamber zamanında olsaydı münafıklar sadece onda toplanır ve Beni Kureyza’nın paraları onun için harcanırdı.”
Suudi Arabistanlılar Kral Selman’dan El Arabiye kanalına neşter vurmasını, kanal yönetiminde ve yayın politikasında köklü değişiklikler yapılmasını istiyor.
Kral Selman’ın halktan yükselen çağrılara kulak verip vermeyeceğini bekleyip göreceğiz.