Bütüncül bakışımızı, bir parçanın nerede durduğunu bize gösteren “genel harita”ya ilişkin hâkimiyetimizi kaybedişimizden buyana çok şey kaybettik…
Branşlaşmayı, uzmanlaşmayı bütünden kopuk olarak görmenin ortaya çıkardığı en büyük kayıp, filozofik bakışta oldu…
Dünya haritasını parçalayınca kıtalar ve onların üzerinde yaşayan kültürler arasındaki etkileşim görülemez hale geldi…
İnsan bedeni parçalara ayrılıp her bir parça farklı bir branşın alanı haline gelince de, bedene ait holistik bakış kayboldu…
Bütüne dair bakış kaybolunca da, hastanın “hal dili”nden anlayan hekimlerin bakışı, ciddi bir görüş kaybına uğradı…
Tıptaki teknolojik gelişmeler, hizmet standartları elbette iftihar seviyesindedir…
Fakat teknoloji attıkça ve onun sunduğu hizmetler geliştikçe, hasta ile hekim arasındaki hissiyatta ciddi bir mesele olma yolunda…
Bir hastanın verileri makinalar tarafından teyit edilmiş ise hal dili ne olursa olsun “sağlıklı” muamelesi görebiliyor…
“Bakış aşısı” olamamış bir gözün kaçırdıkları, bir insanın hayatına mal olabiliyor…
Vicdanın her şeyin üzerinde olması gerektiği fikri, bu topraklarda yaşayan hiçbir kimsenin reddedemeyeceği bir hakikattir…
Fakat bu sorun temelde, benimsenen eğitim-öğretim paradigmasına aittir; branşların arasına kalın duvarlar ören bir anlayışın bakiyesi olarak…
Parçaya ya da organa şahsiyet atfetmenin imkânsızlığını görebildiğimizde, bütüne dair anlam dünyamız çok daha belirgin hale gelecektir…
Parçaların ya da organların bağımsız olmadığını yeniden ve farklı bir boyutta keşfettiğimizde bütünü tekrar kurtarmak için ciddi bir zemin kazanmış olacağız…
Organların ya da parçaların bağımsız olmadığını, komplikasyonların yıktığı bir bütünden değil, şifa arayan bir bütünden yola çıkarak yeniden keşfetmeliyiz…
Bu bütüncül bakışın sosyal bilimler dâhil her alanda keşfi son derece önemlidir…
Sadece parçaya odaklanan her anlayış bütüne dair çok ciddi kayıp yaşıyor demektir…
Bilimde-ilimde bütünü kurtarmanın en büyük kazancı bu ülkede yeniden İbn-i Sinaları, Gazalileri, Farabileri yetiştirmek olacaktır…
Bütünden kopuk bir parçanın bizi götüreceği yer bölük pörçük ve tanımsızlıklarla dolu bir dünyadır…
Ve sonunda canı yanan/yanacak olan da, biricikliği ile insandır…