Ekonomik veriler her türlü denge unsurundan etkilenen ve her türlü denge unsurunu etkileyebilecek kapasiteye sahip olan verilerdir.

Ekonomide de aynen uluslararası ilişkilerde olduğu gibi stratejik dengelerin son derece derinden izlenmesi gerekmektedir.

Hele ki Türkiye gibi Asya ile Avrupa arasında bir köprü, Rusya ile Arap Yarımadası arasında üç tarafı denizlerle çevrili Müslüman bir ülke ve dahası genç sayılabilecek bir nüfus sayısına sahipseniz…

Daha önceleri defalarca söylediğimiz gibi biz ülke olarak sırtımızı ne Avrupa’ya, ne Rusya’ya, ne Arap Yarımadası’na ne de bir başka tarafa dönebiliriz.

Kuzey ile güney arasında olduğu kadar doğu ve batı arasında da denge siyasetimizi gerçek bir duruş sergileyerek sürdürmek zorundayız.

Her alanda güçlü olmak mecburiyetinde ve dengeleri gözetmek zorunda olduğumuzu bilerek hareket etmeliyiz.

Dolayısıyla son günlerde etrafımızdaki gelişmelerden ötürü tüm önlemlerimizi almak ve tedbirlerimiz etrafında hareket etmek durumundayız.

Yani bir ekonomik kırılmanın yaşandığı şu günlerde iktisadi kırılganlığımızı artıracak her türlü yaklaşımdan uzak durarak hareket alanımızı geliştirmek üzerine adımlar atmalıyız.

Bulunduğumuz askerî ve sosyal birlikteliklerden harici olarak hareket etmenin neredeyse imkânsız olduğu bugünlerde öncelikle kendi ekonomik geleceğimizi iyiye doğru yönlendirecek işlerin içerisinde olmalıyız.

Örneğin NATO’da olduğumuz için Ukrayna’nın yanında durduğumuzu belirtirken ülkemizdeki en büyük inşaat projelerinden olan ve Türkiye’yi enerjide dışa bağımlılıktan kurtaracak Akkuyu Nükleer Santrali’nin inşasını da Rusların üstlendiğini aklımızdan çıkarmamalıyız.

Her zaman ve herkesle belirli bir duruş çerçevesinde iyi geçinmeli; ekonomi açısından önceliklendirmemizi yapmak zorundayız.

Siyasetin ekonomisiz, ekonominin de siyasetsiz olamayacağını bilerek hareket etmeliyiz.

Nasıl ki bir arabaya mazot koymadığınızda yol alamazsanız; aynı şekilde politikayı ekonomi ile finanse etmediğinizde de siyaset kurumundan bahsedemezsiniz.

Aynı şekilde ekonominin de altını siyaset ile güçlendirmezseniz, bir bakmışsınız elinizdeki tüm ekonomik güç yok olmuş ve gitmiş.

Son günlerde Rusya’nın füze denemelerinden sonra Avrupa’nın Rusya’ya ve Ruslara bakış açısının değiştiğini düşündüğüm için, bundan sonraki süreçte Çin ile Rusların ticaret alanındaki iş birliklerini de göz önüne alarak hareket eden ülkelerin daha da başarılı olacaklarına inanıyorum.

Ekonomi açısından öyle bir denge politikası izlemeliyiz ki ne taraftan yaklaşırsak yaklaşalım, her şekilde bizim kazançlı çıkacağımız bir süreç gerçekleşmiş olsun.

Tüm bunları yaparken odak noktamızın, katma değeri yüksek ürünler üretmek olduğunu bir an olsun aklımızdan çıkarmamalı; ayrıca jeopolitik konumumuzdan ötürü maruz kaldığımız risklerin bilincinde olarak savunma sanayisi yatırımlarından asla geri durmamalıyız.

Sanayide katma değeri yüksek ürün ve hizmet üretiminin yanında dostlarımıza güven verici savunma yatırımlarına da her geçen gün hız vermeliyiz.

Üretmeli, üretmeli, üretmeliyiz ve bu üretimleri yaparken kesinlikle kaliteden en ufak bir taviz vermemeliyiz.

Gerek ekonomide gerekse de uluslararası ilişkilerde dengeyi bir an olsun elden bırakmadan hareket alanımızı genişletmeliyiz.

Çünkü hem ümmetin hem de Türk dünyasının buna çok ama çok fazla ihtiyacı var.