Gittikçe sertleşen, hatta saldırganlaşan bir CHP dili var.

Bunun en son örnekleri, İçişleri Bakanı’na karşı Meclis’te yapılan fiziksel müdahale ve Millî Eğitim Bakanı’na yönelik linç girişimleriyle yaşandı.

Bu, en başta fikirsel olarak yetemeyen CHP’nin, baskı ve şiddet yoluyla kendisini kabul ettirme girişiminin bir göstergesidir.

Olay, ikinci olarak ise bana biraz Marshall Berman’ın kitabına isim olarak verdiği ama aslında Marx ve Engels’in, “Komünist Manifesto”sundan aldığı “Katı olan her şey buharlaşıyor. Kutsal olan her şey dünyevileşiyor.” ifadesini hatırlattı tekrardan.

Ben de -asla inanmasam da- kendisini “sol” olarak tanımlayan CHP’ye, sol bir tandans üzerinden seslenerek geldiği radikal noktayı hatırlatmak istedim.

Zira bir fikir ne kadar radikalleşirse o kadar marjlara çekilir ve kendisini takip edenleri o denli uzaklaştırarak yavaş yavaş buharlaşır.

Bakmayın siz CHP’nin yerel seçimlerde aldığı oy ile “birinci partiyiz” demesine.

Evet, görünürde oylar CHP logosu altında toplanmış olsa da bunun böyle olmadığını onlar da çok iyi biliyor.

Aslında bir “radikaller ittifakı” durumuna dönüşen; DEM’in, İP’in ve diğer marjinal sol partilerin de dâhil olduğu bir CHP birinciliği vardır.

O oylar CHP’nin olsa soluğu içerideki Demirtaş’ın ya da Mardin’deki Türk’ün yanında alırlar mı?

Esenyurt Belediye Başkanı için bu denli telaşlanırlar mı?

İktidar umutlarını PKK’nın siyasi uzantılarına bağlayarak onlara motivasyon kaynağı olurlar mı?

Her hezeyanlarını Atatürk maskesi takarak meşrulaştırma cihetine giderler mi?

Aslında Atatürk’ün bile altını çizdiği, dünyada da genel kabul gören bir laiklik tanımı yapan Sayın Millî Eğitim Bakanı’na “laiklik düşmanı” demek, gelinen ideolojik körlüğün derecesini de gösteriyor.

Saldıranlar, “Laiklik, devletin her inanca eşit mesafeden bakmasıdır.” demenin hangi kelimesinden bu sonuca varmışlardır.

Marshall Berman’ın hatırlattığı o katılaşma, bana başka bir katılaşmayı da anımsattı.

Katılaşma, radikalleşme, fikirlerin ölümüne, buharlaşmasına işaret ederken aynı zamanda bir canlının ölümüne işaret eden rigor mortisi de (ölüm katılığı) hatırlatıyor.

Birindeki katılaşma, meydana gelen kimyasal değişimlere dayanırken diğerindeki katılaşma, fikirlerdeki -zayıflığa dönük- değişimin eseridir.

Bir bedendeki katılaşma ölüm işaretidir yani.

CHP, fikren daha ne kadar katılaşacak, bekleyip görmek lazım.

Nerede bir iktidar karşıtı/karşıtlığı varsa kimliğine, içeriğine bakmadan desteğine koşan CHP’nin bu tutumu, onu katılaşma sonrası oluşan kaçınılmaz bir çürüme evresine sokacaktır.

CHP girdiği bu döngüde, iktidar olsa bile -oysa gittikçe daha da uzaklaşıyor- fikren çürümüş, kimliğini kaybetmiş olacaktır.

Omurgasız, radikal parçaların önce katılaştırdığı, sonra da çürüttüğü bir CHP’nin bu millete ne verebileceğini söylemeye gerek var mı?

Bu zeminde, İstanbul’un İBB’sinin verdiği mesajları alamayanlara elbette diyecek sözüm yok…