Ne alaka demeyin!
Bulunduğumuz ortamdan, pandeminin yaşattığı tüm sıkıntılardan sıyrılarak düşünelim.
Pandemi ülkemizde 2020 Mart ayında görüldü. O günden bu güne çocuklar, yaşlılar, gençler, çalışan kadınlar, ev hanımları, işsiz kalanlar kısacası herkes bunaldı. O yüzden 2020’yi kabus yılı olarak niteleyen çok.
Ben resme başka bir tarafından bakacağım.
Pandemiyi yönetemeyen ve pandeminin şok ettiği ülkeler hangileridir?
Öncelikle Avrupa ülkeleri. İtalya mesela. Avrupa hazırlıksız yakalanmıştır ve hantal sağlık sistemleri çözüm üretememiştir. Buna Almanya’da dahil. Fransa krizin boyutlarını muhalefetten gizlemek için Türkiye ile laf dalaşına girerek bir tür kurnazlık denemiştir ama boşa kürek çekmiştir. Paris sokakları yanıyor malum. Halk icraata bakıyor çünkü.
Batı pandemide sınıfta kaldı. ABD ise bu sınıflamanın dışında değil. Sağlık sistemi sadece varlıklı insanlara hitap eden faydasız bir konumdadır. Pandemi hem Avrupa hem de ABD için ekonomik anlamda da felaket olmuştur. Yansımalarını zamanla daha fazla göreceğiz. Bu süreçte Batı içe kapanmıştır. Dış politikada proaktif bir süreç yürütememiştir.
Gelelim Çin ve Rusya’ya.
Rusya Batı gibi afallamasa da ekonomi ve dış politikada rölantiye almış görünüyor.
Çin ise ilk şoku çok iyi bir refleksle, katı hamlelerle atlattıktan sonra normale dönmüş durumda. Çin; pandeminin yaralarını sarmış, kaldığı yerden yoluna devam ediyor görünmekte.
Ve gelelim Türkiye’ye.
Türkiye’nin sağlık sistemi çok iyi sistemselleştirildiğinden soğukkanlılıkla konuyu yöneten bir resim çizdi.
Maske üretimi, oksijen makinası üretimi anlık refleks olarak gerçekleştirildi ve yabancı devletlere de yardımlar yapıldı.
Halkımız ücretsiz bir şekilde tedavi edildi ve aşı çalışmalarında da isteyen vatandaşlara ücretsiz hizmet sunulacak.
Sağlık sisteminin yanında ekonomiyi de yazmalı. Pandemi bazı sektörleri ciddi anlamda sarstı. Süreçte işsiz kalan vatandaşlar var. Devlet tedbirleri de var fakat toplumun ne kadarı bundan faydalanabiliyor emin değilim.
Yazımın başlığına çektiğim hususa gelirsem;
Batı pandemiyle boğuşadursun Türkiye tam anlamıyla diplomaside şaha kalktı.
Sayın Erdoğan’ın yabancı devlet adamlarıyla olan yoğun görüşmeleri bu süreçte hız kesmedi. Dijital ortamda devam eden diplomatik ataklar adeta tarihe geçti.
Karabağ işgalden kurtarıldı. Otuz yıldır süren işgal neden 2020’de bitirilebildi? Bana kalırsa; Batı kendi sorunlarına yetemez bir durumun içindeyken, müdahil olmak istediler fakat başaramadılar. Buna en iyi örnek Fransa’dır. Polemiklerin ötesine geçip de Minsk üzerinden fiili bir adım atamadı ve Ermenistan yalnız kaldı. Saldırgan ve şımarık çocuk Ermenistan bu defa baltayı taşa vurdu.
2020’de ayrıca Irak’da PKK’nın süpürülmesi adına Pençe-Kaplan operasyonlarıyla büyük başarılar elde edildi.
Libya’da Hafter 2020’de geriletildi.
Doğu Akdeniz’deki doğalgaz arama faaliyetlerimiz 2020’de hız kazandı.
Katar ile ekonomik ilişkilerimiz gelişti.
Savunma sanayi ihracatımız bu yıl tavan yaptı.
Yerli araba şarjı için önemli olan Lityum’u bu yıl üretmeye başladık.
Karadeniz’de doğalgazı 2020’de bulduk.
3,5 milyon onsluk altın rezervini yine bu yıl keşfettik.
Sonra canlar canı Ayasofya! 2020’de özgürlüğüne kavuştu.
Ben bu muhteşemliğin üzerine 2020’ye söz söyleyebilir miyim?
Hamd olsun müjdelerle dolu bir yıl oldu.
Evet, sağlıkla imtihan oluyoruz. Büyük bir mücadele veriyoruz, Allah yardımcımız olsun.
Ve şükürler olsun ki dünyayı içe kapatan bu süreçte Rabbim Türkiye’nin önünü açtı. Daha da açacak emin olun.
Ne demiş şair; ” Müstakim ol, Hazret-i Allah utandırmaz seni.”