Anayasa referandumu nedeniyle yoğun bir tartışmanın içine girdik. Rejim değişikliğinden sistem değişikliğine kadar birçok mesele bu vesileyle tartışılmaya başladı. Meselenin özüne dair konuşmalar yerine herkes bulunduğu yerden kendi pozisyonunu koruyarak yüksek atışlar yapıyor.
Usul ve adaba uyarak yapılan tartışmaların toplumun gelişimi için faydalı olduğunu düşünüyorum. Aslında önemli meselelerde söz söylemesi gerekenlerin toplumu bilgilendirmek adına konuşmasında büyük faydalar var. Zira atalar ne güzel ifade etmişler. “Bârika-i, hakikat müsâdeme-i efkârdan doğar” diye.
Tabu haline getirilen yönetim meseleleri, konuşuldukça önümüze yeni ufuklar açılıyor. Ve şunu fark ediyoruz ki ne kadar yoğun ve ağır bir propaganda altında kalmışız. Birileri bize sürekli çaresizliğimizi hatırlatarak bizim zihin dünyamızın daralmasına sebep olmuşlar. Millet olarak öğretilmiş çaresizliklerle boğuşurken bir grup azınlık saltanatını devam ettirmiş.
Durumu çok güzel özetleyen yaşanmış örnek vermek istiyorum. Bir zamanlar İzmir Fuarı’na bir fil alınmış. Filin bulunduğu alandan ayrılmaması için etrafına kazıklar çakılarak bir set oluşturulmuş. Fil bu alanda dolaşırken dışarı çıkmaya çalışmayarak bulunduğu alanda dolaşmaya başlamış. Bir müddet sonra etrafındaki kazıklar sökülmüş ancak fil gene aynı bölgede dolaşmayı sürdürmüş.
Milletimizin büyük çoğunluğu yenilikler karşısında ferasetini kullanarak aklıselimle hareket ediyor. Ancak toplumun bir kesimi özellikle sol cenah tıpkı alanı belirlenmiş fil gibi bulundukları yerden çıkmamakta ısrar ediyorlar. Bunun fikri takibini de CHP sözcüleri yapıyor. Ancak unuttukları bir şey var. Ülkemiz adına yapılan bütün işlere kafadan karşı çıkarak cepheleşmeye sebep oluyorlar. Yapılacak işlere katkı verseler daha iyi sonuçlar ortaya çıkacakken hem kendileri kaybediyor hem de doğru işlerin inatlaşma yüzünden kadük kalmasını sağlıyorlar.
Rejim, sistem tartışmalarında geldiğimiz noktanın ana müsebbibi sol zihniyet ve onun sözcüleri CHP’dir. Meclis’in Cumhurbaşkanı’nı seçmesine fırsat vermeyenler işin gerçek sahibi halkın seçimi sonucunda sistemin tıkanacağını göremediler. Halkın cumhurbaşkanını seçmesini akıllarından bile geçirmiyorlardı. Onu istemedikleri gibi şimdi bütün kurumların yeniden düzenlenmesine de direniyorlar. Çünkü vesayete dayalı sistemin devam etmesi CHP’nin işine geliyor. Doğrudan iktidar olamayınca bürokrasi ve belirsizlikler üzerinden iktidarlarını sürdürmek istiyorlar. Kelimelere taklalar attırarak kafa karışıklığına sebep oluyorlar. Meselelerin tabular üzerinden magazinleştirilerek tartışılması toplumu gereksiz yere kutuplaştırıyor.
Unutulmaması gereken noktalardan birisi, yönetim adına kurulmuş bütün sistemlerin eksik ve zayıf yönlerinin olacağıdır. Ancak en idealini arama faaliyeti sürekli olmalıdır. Öğretilmiş çaresizliklerden kurtularak, daha açık zihinle meselelere bakarsak alacağımız çok mesafeler olduğunu göreceğiz.
Uzun yıllar maruz bırakıldığımız ve zihnimizin daralmasına vesile olan tabulardan ve çaresizlikten kurtulmak için çabalamanın da bize yeni ufuklar açacağına inanıyorum. Hem medeniyet birikimimizi dikkate alan hem de dünya gerçeklerini görerek hareket edersek daha iyisini bulma imkânımız olacak…