Uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler kararlarını hiçe sayarak Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan eden ABD Başkanı Donald Trump, bugünlerde benzer bir karara daha imza atmaya hazırlanıyor.
Trump, geçenlerde Twitter’da yaptığı açıklamada, “52 yılın ardından ABD için Golan Tepeleri’nde İsrail egemenliğini tamamen kabul etmenin zamanı gelmiştir” diyerek niyetini ilan etti.
İsrail medyası, Beyaz Saray yetkililerinin Suriye’ye ait Golan Tepeleri’ni “İsrail toprağı” olarak kabul edecek belge üzerinde çalıştıklarını ve Netanyahu’nun bugün ve yarın Washington’a yapacağı ziyaret sırasında Trump’ın söz konusu belgeyi imzalayacağını öne sürdü.
ABD Başkanı’nın açıklamasına başta Türkiye olmak üzere tüm dünyadan tepki geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Golan Tepeleri’nin işgalinin meşrulaştırılmasına asla izin vermeyiz” derken, Avrupa Birliği ve Rusya da İsrail’in Golan Tepeleri’nde egemenlik hakkı olmadığı, Trump’ın atmaya hazırlandığı adımın uluslararası hukuka ve BM kararlarına aykırı olduğu yönünde açıklamalarda bulundu.
Fakat tüm dünya şöyle bir durumla karşı karşıya.
ABD Başkanı’nın zaten “uluslararası hukuk”, “BM kararları” ve benzeri dertleri yok.
Trump döneminde uluslararası sistemin tamamen devre dışı bırakıldığı bir yönetim anlayışının uygulanmasına şahit oluyoruz.
Maalesef mevcut koşullar da ABD Başkanı’nın keyfi kararlar almasına ve emrivaki yapmasına imkân veriyor.
Kudüs, İslam dünyası için Golan Tepeleri’nden çok daha önemli.
Amerika’nın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi ve büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıması da uluslararası hukuka ve BM kararlarına aykırıydı.
Trump’ın o adımına Arap ülkeleri ve İslam dünyası ciddi bir tepki göstermedi.
Zaten pratikte işgal altında olan ve Hafız El-Esed tarafından yıllar önce işgal güçlerine terk edilen Golan Tepeleri’yle ilgili kararda da benzer şeyler yaşanacak.
ABD Başkanı kararı imzalayacak, üç-beş Latin Amerika ülkesi ile adı sanı duyulmamış birkaç ada ülkesi de karara destek verecek. Trump’ın o adımına Arap ülkeleri ve İslam dünyası ciddi bir tepki göstermedi. Zaten pratikte işgal altında olan ve Hafız El-Esed tarafından yıllar önce işgal güçlerine terk edilen Golan Tepeleri’yle ilgili kararda da benzer şeyler yaşanacak. ABD Başkanı kararı imzalayacak, üç-beş Latin Amerika ülkesi ile adı sanı duyulmamış birkaç ada ülkesi de karara destek verecek.
Sonra herkes yoluna devam edip işine gücüne bakacak.
Trump, Golan Tepeleri kararına Arap ülkelerinden cılız açıklamaların dışında tepki gelmeyeceğini çok iyi biliyor.
Arap Birliği bugünlerde Hamas’ı terör örgütü ilan etmesi için Ürdün’e baskı yapmakla meşgul.
Zengin Körfez ülkelerinin İsrail’le ilişkilerini geliştirmek için yarıştığı bir dönemde ABD Başkanı’nın İsrail lehine alacağı karara Arap dünyasından dişe dokunur bir itiraz gelmesini kimse beklemesin.
Trump’ın Golan tepeleri kararının zamanlaması konusunda çeşitli görüşler ileri sürülüyor.
Savcı Robert Mueller, Trump’ın seçimlerde Rusya’yla ilişkileri konusundaki soruşturmasını tamamladı.
ABD Başkanı’nın paçayı kurtarmak için Yahudi lobisine göz kırptığı söyleniyor.
Bir diğer görüşe göre ise Trump, 9 Nisan’da İsrail’de yapılacak erken seçimde Netanyahu’nun elini güçlendirmek ve kazanmasını sağlamak için Golan Tepeleri adımını atacak.
Netanyahu, Trump’ın başkanlık döneminde uygulayarak tarihe geçmek istediği “Yüzyılın Anlaşması” projesinin en önemli aktörlerinden biri.
Bir diğeri ise Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman.
Bu nedenle ABD Başkanı her iki müttefikini de ne pahasına olursa olsun ayakta tutmaya çalışıyor.
Netanyahu’nun seçim hezimetinin Filistin davasını tasfiye ve bölgeyi yeniden dizayn planlarını aksatacağının farkında olan Trump, İsrail Başbakanı’na seçimden hemen önce Golan Tepeleri kararıyla destek oluyor.