Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın açıklamasına göre, 8 Aralık 2024-16 Mart 2025 tarihleri arasında toplam 145.639 Suriyeli sığınmacı ülkesine geri döndü. Böylece 2016’dan bu yana Türkiye’den Suriye’ye dönenlerin sayısı 885.642’ye ulaştı.

Türkiye’de geçici koruma altındaki Suriyeli sığınmacı sayısı 2.810.977’ye gerilerken, 73.178 Suriyeli ikamet izniyle Türkiye’de yaşamaya devam ediyor. Ayrıca 238.768 Suriyeli, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı aldı.

Buna ek olarak 2015 sonrası Türkiye’den ayrılıp Avrupa’ya göç eden ve orada iltica başvurusunda bulunan 1 milyondan fazla Suriyeli de bulunuyor.

Verilere göre, Esed rejimin devrilmesinden beri günlük ortalama 1.471 Suriyeli sığınmacı ülkesine geri dönüyor.

Ancak asıl büyük geri dönüş dalgasının, okulların kapanmasının ardından yaz tatili döneminde gerçekleşmesi bekleniyor.

Elbette tüm Suriyeli sığınmacılar geri dönmeyecek; ancak zamanla önemli bir kısmının ülkesine dönmesi muhtemel.

Peki, 10 yılı aşkın süredir Türkiye’de yaşayan Suriyeliler ülkelerine döndükten sonra Türkiye ile bağlarını tamamen koparacak mı?

Gönül bağı ve hatıralar elbette olacaktır; ancak bu yeterli değildir.

Kalıcı hukuki bgerekli

 

Türkiye’de geçici koruma altında yaşamış Suriyelilerle hukuki bağlarımızı kalıcı hâle getirmeliyiz. Hem Türkiye’de kalacaklar hem de geri dönenler için.

Hatta daha önce Suriye’ye geri dönmüş olanlar da bu haktan yararlanabilmelidir. Üstelik bu hukuki statü, çocuklara da devredilebilmelidir.

Şu an böyle bir statü yok, bu yazımda şimdilik “Yeşil Kart” diyelim.

Öncelikle geri dönüşleri teşvik etmek adına, temelli dönenlere sınır kapısında uygulanan bir prosedür kapsamında bu statü verilebilir.

Ardından, önceden Suriye’ye dönmüş olanlara Suriye’de açılacak ofisler veya konsolosluklar aracılığıyla bu statüyü alma imkânı sağlanmalıdır.

Hatta Suriye’de yaşayan ancak hiç Türkiye’ye gelmemiş Suriyeli Türkmenler de bu statüye dâhil edilebilir.

Neden mi önemli?

 

Geleceği hayal edelim.

Bundan 20 hatta 50 yıl sonra Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Suriye’deki bir gelişmeyle ilgili şu sözleri sarf ettiğini düşünelim:

“Suriye’de 4 milyon Yeşil Kartlı insanımız var.”

Suriye’nin geleceği belirsiz.

Ancak iyi ya da kötü her senaryoda, Türkiye ile hukuki bağı olan bir kitlenin varlığı, Türkiye’nin bölgedeki gücünü artıracaktır.

Bu hukuki statü aşamalı olarak uygulanırsa hem Suriye’ye geri dönüşleri teşvik eder hem de Türkiye’nin yıllardır yatırım yaptığı Suriyeli sığınmacılarla bağlarının kopmasını engeller.

Şu ana kadar ülkesine geri dönen 885.642 Suriyelinin çocukları olmuş mu, hayatta mı, nerede yaşıyorlar gibi temel sorulara dair elimizde bir veri yok.

Bu insanlar için Türkiye’nin onları nasıl koruduğunu gösteren yalnızca hatıralar ve fotoğraflar var. Oysa hukuki bir bağın olması, geri dönen Suriyelilerin Türkçelerini muhafaza etme ve çocuklarına aktarma eğilimini de güçlendirecektir.

Türkiye’deki kurumlar hızlı çalışmalı ve yaz tatili gelmeden bu hukuki statü için altyapı oluşturulmalıdır. Böylelikle geri dönecek büyük kitle hem daha büyük olur hem de kaçırılmamış olur.