En sonki köşe yazımda Netanyahu’nun Suriye’deki Dürziler üzerinden kurduğu söylemi ele almıştım. İsrail’in, Dürzileri zamanında Lübnan’daki Marunileri araçsallaştırdığı gibi bir bahane olarak kullanma potansiyelinden bahsetmiştim. Bugün ise bu tehlikeye karşı Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın ilk başarısını anlatacağım.

Ceramana’da, Suriye Genel Güvenlik birimlerine yönelik saldırının ardından küçük çaplı çatışmalar yaşanmıştı. Bunun üzerine İsrail Başbakanı Netanyahu, Dürzileri koruma iddiasıyla İsrail’in müdahaleye hazır olduğunu duyurdu.

Ancak Netanyahu’nun söylemi, sahadaki gerçeklerle örtüşmedi. Suveyda merkezli Dürzi gruplar olan Rical el-Kerame ve Rical eş-Şeyh el-Kerame, Ceramana’ya birlikler sevk ederek Suriye hükûmetini destekledi. Bu süreçte, Leyt el-Baluş yereldeki Dürzilerle Şam yönetimi arasında bir arabuluculuk rolü üstlendi ve krizi çözdü. Dürzilerin herhangi bir dış müdahaleye karşı olduğunu bir kez daha vurguladı.

Bu gelişmeler, İsrail’in bölgedeki söylemini doğrudan baltaladı. Dürziler, İsrail’in korumasına ihtiyaç duymadıklarını ve Şam ile müzakere yolunu tercih ettiklerini gösterdi. Ayrıca Suriye ordusunun konvoyları Ceramana’ya giriş yaparken Dürzi bayrağını dalgalandırdı.

Bu önemli iletişim stratejisiyle Ahmed Şara, Dürzilerle müzakere ederek krizi çözmekle kalmadı, aynı zamanda iç kamuoyunda da meşruiyetini artırdı. Bu durum, İsrail’in Suriye hükûmetini Dürziler için bir tehdit olarak lanse etme çabasını da boşa çıkardı.

Sırada Süveyda mı var?

Ceramana’daki bu olaylar, küçük çaplı bir kriz olarak değerlendirilse de Suveyda için bir model oluşturabilir. Şara, İsrail’in etkisini kırmak için Dürzi liderlerle çalışarak güneydeki yönetim kontrolünü güçlendirme stratejisini sürdürebilir. Aynı zamanda, Dera ve Kuneytra’daki Sünni Arapların İsrail karşıtı tutumundan da faydalanarak Netanyahu’nun silahsızlandırılmış bölge talebini adım adım boşa çıkarabilir.

Bilindiği üzere Esed rejiminin devrilmesini Suriye’nin kuzeyindeki eski HTŞ ve eski SMO birlikleri sağlamıştı. Onların ortak operasyonuyla bir başarı elde edildi. Suriye’nin güneyindeki eski ÖSO unsurları ve Dürzi milis yapıları sonradan rejime karşı harekete geçip Şam’a ilk giren unsurlar olmuşlardı.

Akabinde kuzeyden gelen birlikler Şam’da hâkimiyeti sağladı ve Suriye’nin yeni yönetimini oluşturdu. Aradan geçen zaman içerisinde HTŞ ve SMO unsurları kendilerini lağvedip Suriye ordusuna katılmayı kabul ettiler.

Güneydeki eski ÖSO grupları da resmî olarak orduya katılmayı kabul etseler de süreç istenilen hızda ilerlemiyor. Dürzi askerî gruplar ise ancak Suriye’de seçimler yapılırsa orduya katılırız, diyorlar.

Tüm bu karışıklığa ilaveten bir de Şam yönetiminin öncelediği YPG terör örgütü ve eski rejim unsurları meselesi var.

İsrail’in saldırgan tutumu güneydeki eski ÖSO unsurlarını Şam’a iterken, Ahmed Şara’nın başarılı siyasetiyle Dürziler de Şam’ın taleplerine daha olumlu yaklaşabilir. Böylelikle yeni Suriye yönetimi adım adım Suriye’nin güneyine yerleşebilir.

Ancak bunu önlemek için İsrail de boş durmayacaktır. Ceramana’daki mağlubiyetin akşamında İsrail hava kuvvetleri Tartus’taki bir noktayı bombaladı. İsrail ordusu ise 12 km işgal ettiği tampon bölgeden içeri girip, bir mevziyi imha edip tekrar geri çekildi.