Kemalist CHDP’nin tarihi boyunca millete “Siz bilmezsiniz, sizin için iyi olanı da biz biliriz” zihniyetiyle yaptığı gibi “İçeriğine takılma, Reis diyorsa doğrudur, EVET de, gerisine karışma” dememeliyiz.
Malumunuz TBMM’ye arz edilen Anayasa değişikliği teklifi yeter sayı ile kabul edildi… CHDP müzakere süreci boyunca komisyonlarda ve genel kurulda kamuoyu vicdanını yaralayan, Gazi Meclisin de onuruna yakışmayan, kürsü işgalleri, insan ısırmaları, yumruklaşmalar, kendini kürsüye kelepçeleme, milleti alenen”kan dökülecek”diye tehdit etme gibi yakışıksız tavırlarıyla bir kez daha tarihe geçti.
Millet iradesinden bu denli korkan ve zaten tarihi boyunca milleti hiçbir zaman adam yerine koymayan, milletin aklına ve vicdanına güvenmeyen muhalefetimizden başka bir tavır da beklenemezdi.
Herkesin kendisine yakışanı yaptığı ve yaptıklarıyla tarihin sayfalarına, milletin hafızasına geçtiği sürecin sonunda gelinen nokta itibarıyla artık mühür milletin elindedir, söz de karar da milletindir.
Şimdi sıra yapılan Anayasa değişikliğini millete doğru üslup ile doğru olarak anlatmak ve milletin onayını almaktadır.
Siyasi nezaketin, müzakere ahlakının bu denli ayaklar altına alındığı ve tarafgirliğin bu denli abartıldığı bu dönemde Ahmet Cevdet Paşa’nın “Usul esasa mukaddemdir” prensibi daha büyük öneme sahip olmuştur.
Evet, referandumda EVET diyeceğiz ama nasıl EVET diyeceğiz?
1- EVET diyen herkesin mutlak iyi/doğru adamlar olduğunu, HAYIR diyenlerin de mutlak kötü/yanlış adamlar olduğunu iddia etmeyeceğiz. EVET demenin doğru olduğunu anlatacağız.
2- EVET gemisinde de yanlış/kötü yolcuların olabildiğini; HAYIR gemisinde de iyi/doğru adamlar olabileceğini kabul edeceğiz. Biz yolculara değil geminin varacağı menzile, gittiği istikamete bakacak ve onu anlatacağız.
3- Tabi ki İmam Şafii’nin (ra) “Fitne zamanı düşman oklarını takip edin, sizi doğru yere götürecektir” desturu gereği kimin EVET dediği ve kimin HAYIR dediği önemli bir kriterdir ama asla tek kriter değildir. Kimin HAYIR dediği kadar neden HAYIR dediğini de millete izah etmek durumundayız.
4- Her EVET diyeni vatanperver ve iyi adam olarak kabul edersek belki doğru bir yolda yanlış adamlarla dostluk yapmış olacağız; her HAYIR diyeni de vatan haini ve kötü adam olarak kabul edersek belki hakkın şahitliğini yapma görevimizi yapmamış olacağız. Kimin nasıl bir adam olduğunu hak adına doğru olarak ikrar edeceğiz ama safının doğru veya yanlış olduğunu adamlığından bağımsız olarak konuşacağız.
5- Her madde için milleti ikna edecek bir açıklamamız olmalı ve bu açıklamayı da doğru adamlar doğru bir üslup ile millete arz etmelidir.
Bu usuller çerçevesinde:
Örnek-1: Muhalefetin “EVET çıkarsa kan dökülür” şeklindeki çirkin tehdidine karşı “HAYIR çıkarsa kaos olur” şeklinde mukabele edilmemeli.
Örnek-2: Muhalefete laf sokma adına 50 yıldır “Tek Parti rejimi/Milli Şef rejimi” diye haklı olarak yerden yere vurduğumuz dönemi bu değişikliğe referans olarak gösterme hatasına düşmemeliyiz.
Örnek-3: Kürsülerde, meydanlarda, medyada “İnadına EVET” gibi yakışıksız sol tandanslı sloganlar kullanılmalı. Biz “inadına iş yapan” bir medeniyetin değil “inandığı için yapan” bir medeniyetin mensuplarıyız.
Örnek-4: Kemalist CHDP’nin tarihi boyunca millete “Siz bilmezsiniz, sizin için iyi olanı da biz biliriz” zihniyeti ile yaptığı gibi “İçeriğinde takılma, Reis diyorsa doğrudur, EVET de gerisine karışma” dememeliyiz. Evet, Reise güveniyoruz. Ümmete ve ülkeye asla ihanet etmeyeceğine inanıyoruz ama bu konuda halkı da ikna edecek fikir parıltısı taşıyan cümlelerimiz ve açıklamalarımız olmalıdır.
Örnek-5: HDP’nin hâlâ kendisinin bile anlamlandıramadığı “Seni Başkan yaptırmayacağız” sloganına mukabele edercesine “Seni Başkan yaptıracağız” sloganına sarılmamamız lazım. Biz kimseyi başkan yapmıyoruz sadece Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiyoruz ve zaten Sayın Recep Tayyip Erdoğan şu anda da bizim Cumhurbaşkanımız.
Örnek-6: CHDP’nin “Erdoğan’a Meclisi feshetme yetkisi veriyorlar” gibi çarpıtmalarına karşı millete zaten şimdi de Cumhurbaşkanının Meclisi feshetme yetkisinin olduğunu hatta yeni düzenlemede Meclisi feshederse kendisinin de seçime gideceğini iyi anlatmak lazım.
Bu referandumu toplumsal barışımızın bir vesilesi kılmalıyız. Kamplaşma, kutuplaşma yerine birleşmeye ve birbirimizi anlamaya vesile etmeliyiz.
15 Temmuz üzerinden henüz 1 yıl geçmedi. Yenikapı ruhu ile hareket etmeli; muhalefetin tehditlerine ve terör örgütlerinin eylemlerine karşı aşk ile inanç ile birbirinize sarılmalıyız.
Haftaya “Neden EVET diyeceğiz” yazısında buluşmak ümidiyle; selam ve dua ile…