Ülke olarak yeni bir seçimin eşiğindeyiz. Bu defa oylanacak olan, Anayasa’da yer alan 18 madde değişsin mi, değiştirilmesin mi? Sorusu.
Bu maddeler değiştiğinde ‘Partili Cumhurbaşkanlığı’ ve bazı yenilikler hayatımıza girecek, değişmezse de eski sistem aynen devam edecek.
Devlet, millete: “Evet mi, hayır mı, söyle bana nedir senin cevabın?” Diyecek.
Bir de boy boy boykotçular var. Apolitikler ve oy kullanmayı kategorik olarak reddeden anarşistler bu gruba dâhil.
(Buradan “Referandumda oy vermeyenler anarşisttir” diye bir anlam çıkartılmaz inşallah:)
Açıklanmış bir halk oylaması tarihi yok, başlatılmış herhangi bir kampanya da.
Sosyal medya hariç tabii.
Geçen hafta eski bir futbolcu ve spor yorumcusunun video çekip paylaştığı “Ben de varım” kampanyası, soruyu pasladığı arkadaşları sayesinde hızla yayıldı ve böylelikle referandum çalışması -en azından- sosyal medya üzerinden başlamış oldu. Tıpkı onlar gibi evet ya da hayır videosu çekip arkadaşlarına “Sen de var mısın?” Diye soran diğer kullanıcıların da profil resimleri yavaş yavaş değişmeye başladı.
Kendi penceremden izlediğim kadarıyla seçmen kategorileri şöyle olacak gibi:
Oyunu açıklayanlar, açıklamayanlar, evetçiler, hayırcılar, yetmez ama evetçiler, yetmez ama hayırcılar, ne desem bilmem ki diyenler, boykotçular, hayır dersen şunlarla aynı saftasın diyenler, evet dersen bunlarla berabersin diyenler ve ‘ne referandumu yaa, şimdi sırası mı’ diyenler.
Bakalım nisan ayına yaklaşırken daha neler ortaya çıkacak.
Sonuç ne olacak? Bekleyip göreceğiz.
Fakat sonucu ne olursa olsun, bu referanduma ne kadar anlam yüklenirse yüklensin, bunun dünyevî bir mesele olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. İşinde gücünde insanları çok da etkilemeyecek bir düzenlemenin kalpleri kırmasına, toplumu ayrıştırmasına, dışlamasına, ötekileştirmesine müsaade etmeyelim.
Nihayetinde; referandum fâni, ahiret bâkî…
**
Yavaş ol Trump!
Göreve geldiği hafta içinde CIA’ya gidip muhbirlik faaliyetlerine, Pentagon’a gidip savaş politikalarına devam kararı alan ve nükleer silahları modernize edin talimatı veren ABD’nin çiçeği burnunda başkanı Donald Trump; “İslamî terör” ve “islamcı terörist” masalını canlandırmaya ve bunu bahane ederek de Suriyeli muhacirleri ABD’ye almamaya niyetli görünüyordu ki insan hakları galip geldi! ABD‘de bir federal mahkeme 7 Müslüman ülkenin vatandaşlarının ülkeye girişini yasaklayan başkanlık kararnamesini geçici süreyle askıya alarak, havalimanlarında gözaltına alınanların sınır dışı edilmemesine karar verdi. New York federal mahkemesinde görülen duruşmada, Federal Hakim Ann Donnelly, sınır dışı kararının “onarılmaz bir zarara” neden olabileceği gerekçesiyle ABD’ye girişlerine sınırlama getirilen ülkelerin vatandaşlarının geçici olarak ABD’de kalması yönünde karar aldı. İşte bir “İnadına iyi haber” örneği daha, üstelik de Amerika’dan!