Ne kadar güzel ve mutluluk verici bir haftaydı üstelik. İstanbul Beykoz’da 70 metre derinliğindeki sondaj kuyusuna düşen yavru köpek İtfaiye ekipleri, AFAD, veterinerler ve hayvan severlerin 10 gün süren azimli çalışmaları sonucunda sağ olarak kurtarılmıştı. Bir anda gündem olan köpeğe ‘Kuyu’ ismi verildi, akşam haberlerinde canlı yayınlara çıkan Kuyu, ‘arama-kurtarma köpeği’ olarak yetiştirilmek üzere işe bile başladı. Benim açımdan sevindirici başka bir haber, Kuyu’nun kurtarıldığı gün uzaklardan geldi. Sokak kedileri için karton koliden yaptığım kedi evleri kağıtçılar tarafından ç(alındığı) için çok üzülüyordum. Twitter’dan paylaştığım bu üzüntüme şahit olan bir dostum, bana kontrplaktan büyük bir kedi evi yapmış ve fotoğrafını atmıştı. Kuyu’nun kurtarılmasından sonra bir anda patlayan sevinç gösterilerine bakınca iyi haberlere ne kadar muhtaç olduğumuzu bir kez daha anladım. Kendimizi; kuyu dibinde mahsur kalan ve birileri tarafından kurtarılmayı bekleyen o yavru köpekle mi özdeşleştirdik acaba? Onun kurtarılışı bize de bir ümit mi verdi, kendimizi feraha ermiş ve aydınlığa kavuşmuş gibi hissetmemize bu durum mu yol açtı? –Psikolojik ve sosyolojik olarak araştırılabilir. İşte tam bu hengamda; savaş, kan, göz yaşı ve katliamların kol gezdiği şu yaşlı dünyada iyi şeyler de oluyor, yüzümüzü güldüren güzel gelişmeler de yaşanıyor, -maşallah! derken Şanlıurfa Viranşehir’den kahreden bir haber geldi.
Viranşehir ilçesi Yenişehir Mahallesi’ndeki Savcılar Sitesi’nde meydana gelen terör saldırısında 2 kişi şehit oldu. Şehitlerden 11 (on bir) yaşındaki Ahmet Oktay Günak’ın, lojmandaki yavru kediyi doyurmak isterken evden çıktığı sırada katledildi. Baba Mustafa Günak yaptığı açıklamada, akşam yemeğinin hemen ardından oğlunun kediye mama vermek için evden çıktığını ifade ederek şöyle dedi: “Oğlumun da yanımızda olduğu akşam yemeğini ailecek yedik. ‘Babacığım lojmandaki yavru kediye sütlü ekmek götüreceğim’ dedi. Ben de ‘götür oğlum’ dedim. Lojmanda bulunan ve aç olan bir kedi yavrusuna sütlü ekmek götürürken patlama oldu, bir daha eve gelemedi. Koridorda üstüne biraz taş falan yığılmıştı. Ben de koridora girerken ilk başta göremedim sonra ışıklar biraz aydınlanınca gördüm. Baktım ki oğlum şehit olmuştu. Lojmanın tam ortasındaydı. Benim oğlum şehit oldu…”
İşte; bir yandan kuyuya düşen bir yavru köpeği sağ-salim kurtarabilmek için gecesini gündüzüne katan, 10 gün aralıksız çaba sarf eden insanlar, bir yanda sokak kedileri için ev yapanlar, bir yanda sokak hayvanlarını besleyen vicdanlı, merhametli, yaşam sevinci dolu çocuklar bir yandan da onların bu yaşam sevinçlerini söndüren, hayatlarını karartan haysiyetsiz teröristler…
İman ve küfür, iyi ve kötü, doğru ve yanlış; bu asırda olduğu kadar hiçbir asırda bu denli kıyasıya mücadele hâlinde olmamıştır sanırım. İmtihan çok ağırlaşmaya başladı. Rabbim bizleri; iman edip salih amel işleyenlerden eylesin. Amin!