Libya’da karşı devrimin lideri General Halife Hafter, başkent Trablus’u ele geçirmek için saldırı başlattığını açıklarken, Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz Es-Serrac da seferberlik ilan ederek hava kuvvetlerine sivilleri koruma talimatı verdi.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır tarafından desteklenen Hafter’in komuta ettiği milisler, “Libya Ulusal Ordusu” olarak adlandırılsa da daha çok Kaddafi rejimi yanlıları ile Afrikalı paralı askerlerden oluşuyor.
Asıl gücünü kendisine cömertçe para ve silah yardımında bulunan bölge ülkelerinden alıyor.
Hafter, on gün önce o ülkelerden birinde, Suudi Arabistan’daydı.
Riyad’da Kral Selman Bin Abdülaziz ve Veliaht Prens Muhammed Bin Selman ile görüştü.
Libya’ya döndükten sonra da Trablus’a saldırı için harekete geçti.
Halkın çağrılarına kulak verdiklerini öne süren Hafter, Trablus saldırısını Mekke’nin fethine benzeterek, silahlarını bırakanların güvende olacağını açıkladı.
Hafter’in saldırıya geçtiğini duyurması üzerine tüm dünyadan tepkiler gelmeye başladı.
Fakat Libya’daki askeri hareketlilik ve çatışmalardan tedirgin olduğunu söyleyen Mısır’ın “tansiyonu düşürün” çağrısı ile BAE’den gelen benzer açıklama gibi, tepkilerin birçoğu samimi değil.
Libya’nın istikrarı hem petrol sevkiyatı açısından hem de kaçak göçle mücadele açısından Avrupa için önemli.
Avrupa ülkeleri Hafter’in hırsını ve Arap Baharı karşıtı ülkelerin Libya’yı yakıp yıkma arzusunu dizginleyemezlerse bedelini ağır öderler.
Libya Müftüsü Sadık El-Ğaryani, Libya halkına çağrıda bulunarak, Hafter güçlerine karşı direniş çağrısında bulundu.
Cezayir halkını örnek veren El-Ğaryani, Libya halkının da ülkeyi hedef alan planları boşa çıkarmak için meydanlara inmesi gerektiğini ifade etti.
Hafter’in ve arkasındaki bölgesel güçlerin azgınlıklarına gem vurulmazsa Libya’da yine çok kan dökülecek ve birçok masum insan hayatını kaybedecek.
Libya’nın Sisi’si olma hayalleri kuran Amerikan vatandaşı emekli generale para ve silah desteğinde bulunan ülkeler amaçlarına ulaşırlarsa Trablus da Abu Dhabi-Riyad-Kahire eksenine eklenecek.
Hatta şimdiden Hafter’in “Libya Cumhurbaşkanı” sıfatıyla yapacağı ilk işin Libya’nın Katar’la tüm ilişkilerini kesmek olacağını açıkça dile getiriyorlar.
Hafter liderliğindeki bir Libya’nın Ankara’yla ilişkilerinin de bozulacağını ve Akdeniz’deki güç mücadelesinde Türkiye karşıtı cephede yer alacağını tahmin etmek zor değil.
Fakat Mısratalı ve Zintanlı mücahitler muhteris emekli generale böyle bir fırsat vermemekte kararlı.
Türkiye’ye ve Libya halkının dostu ülkelere de Trablus’taki meşru hükümete sahip çıkma ve hükümet güçlerini Hafter’e karşı destekleme görevi düşüyor.
Son gelen bilgiler, Trablus’a doğru ilerleyen milislerin başkentin batısındaki Ez-Zaviye kentinde ağır bir yenilgi aldığını söylüyor.
Devrimcilerin ve hükümet güçlerinin Hafter’e bağlı onlarca askeri esir aldığı ve çok sayıda araç, silah ve mühimmat ele geçirdiği bildiriliyor.
Trablus’a doğru harekete geçen Hafter güçlerinin püskürtülmesi için başlatılan operasyona “Ed-Dom Vadisi-2” adı verildi.
Hafter ve komutasındaki askerler bundan 32 yıl önce 22 Mart 1987’de Ed-Dom Vadisi’nde Çad kuvvetlerine esir düşmüştü.
Libyalılar Hafter’in o gün diğer esirlerle birlikte elleri arkadan bağlı diz çökmüş fotoğrafını paylaşıyorlar.
Hafter’i esaretten CIA kurtarmış ve Libyalı generali vakti gelince kullanmak üzere Amerika’ya götürmüştü.
Devrimcilerin eline düşerse bu kez onu Kaddafi’yle aynı akıbeti paylaşmaktan Amerika dahi kurtaramayabilir.