Son yıllarda yapılan sosyolojik anketlerde ve bilimsel çalışmalarda Türkiye’nin özellikle gençler alanında sekülerleştiğine yönelik veriler bir hayli yoğun olarak kendini göstermekte. Bu çalışmaların gerçekçi yanı olmakla beraber bunun yanında yapılacak olan çalışmalara konu olacak düzeyde önemli bir husus daha kendini göstermektedir diyebiliriz. Sol siyasetin ve sol siyaset aktörlerinin de muhafazakârlaştığı gerçeği kendini gösterirken bu sürecin gerçek anlamda olup olmadığı da yapılacak araştırmalara konu olacak türden. Sol siyasi aktörlerin muhafazakârlaşması gözlemlere dayanmış olsa da gerçekçi bir yanı bulunmaktadır demek yanlış olmayacaktır.

Özellikle son birkaç genel ve yerel seçimlerde HDP’nin siyasi aktörlerinin beraber yan yana kıldıkları namazdan, Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaptığı faaliyetlerden ve en son yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı E. İmamoğlu’nun okuduğu Kur’an ve seçim öncesinde yaptığı türbe ziyaretlerinden bir çıkarım yapılabilir.

Tabii sol siyasi aktörlerin yaptıkları bu faaliyetleri neden yaptıklarını sorgulamak değil amacımız, sadece sekülerleşen Türkiye’de muhafazakârlaşan sol siyasi aktörlerin gerçek anlamda muhafazakârlaşıp muhafazakârlaşmadıklarını ele alabiliriz. Yoksa nihayetinde kim olursa olsun herkes türbe ziyaretini yapabilir, herkes kuran okuyabilir veya herkes seçim çalışmalarını istediği doğrultuda gerçekleştirebilir.

Sekülerleşme teorisinde belli bir zaman başlangıcı ile sonrasındaki belli bir zaman bitimi ele alınarak yapılan tespitlerin bir benzeri bu hususta da yapılabilir. Örneğin seçimler sırasında muhafazakârlaştığını düşündüğümüz sol vb. siyasi aktörlerin seçimler sonrasında da benzer davranışları sergileyip sergilemediklerine bakarak gerçekçi bir tespitte bulunmak daha sağlıklı olacaktır.