Orta Çağ’da Avrupa’da genellikle bilimin hiç yer edinmediğine karşılık kilisenin hakimiyetinde bir siyasal ve sosyal yaşamın varlığı tarih kitaplarında genellikle dile getirilir. Bu dönemde Avrupa dışında özellikle İslam dünyasında üst düzeyde bilimsel faaliyetlerin varlığıyla beraber ortaya konan eserlere sahip olan önemli bilim ve düşünce insanlarının yaşandığı da bir gerçektir.
Jacgues Le Goff’un kaleme aldığı ‘Orta Çağ’da Entelektüeller’ adlı eserde ise dile getirilen unsurlar bizim bu zamana kadar öğrendiklerimizden farklı olarak Avrupa’yı Rönesans’a ve sonrasında bilimin öncülüğüne iten bazı gelişmelerin bu dönemde yaşandığıdır. Eserde daha çok o döneme ait entelektüeller olarak üniversite hocaları ve bu hocaların kilise ile mücadeleleri ile beraber hayata ve geleceğe bakış açıları bölümler halinde dile getirilmektedir.
Dikkat edilmesi gereken nokta ise Endülüs Emevi Devleti’nde var olan gelişmeleri ele alarak bazı isimlerin geleceğe dair İslam alemi ve Müslümanlarla ilgili yaptığı tespitleri ortaya koymasıdır. Bu dönemde Kuran’ın çevirisi için ekiplerin oluşturulduğu görülürken İspanya’da gezilerde bulunan ve Muhterem Pierre denilen kişinin ‘Müslümanları askeri alanda değil entelektüel alanda yenmenin gerekliliğini, onların öğretilerini çürütmenin onların öğretilerini öğrenmekten geçtiğini’ belirten kişi olarak ön plana çıktığının görülmesidir.1
Çeviri faaliyetlerine önem vermenin üzerinde duran Pierre’nin yanında Arap ve Yunan eserlerine de değer vererek Avrupa’ya bu eserleri kazandıran diğer bir isimde Morley’li Danieldir. Morley’li Daniel’in ise ‘Bize Efendimiz ’in vasiyeti (Hz. İsa);Mısır’ın zenginliklerini alarak bunlarla İbranileri zengin etmemiz gerekir, onların bilgeliklerini ve hitabetlerini alıp onların varlıklarıyla zenginleşerek onları her şeylerinden mahrum bırakmak’hedefini dile getirdiği görülmektedir.
Hz. İsa’nın böyle bir vasiyetinin olup olmadığını bir kenara bırakarak Batı’nın bugün bilim dünyasında ilerlemesinin temelinde İslamiyet’e olan karşıtlığının yanında İsraillilerin varlığını yüceltmeye olan bir inancın yattığı gözlerden kaçmamalıdır. Orta Çağ’dan itibaren günümüze kadar gelen bu inançtan değişen bir şeyin olmadığını da ifade etmek gerekir mi bilmiyorum.
Yukarıdaki Orta Çağ entelektüellerinden olan bazı isimlerin o dönem itibariyle çevresindekilere vermek istedikleri amaca bakılırsa aslen Orta Çağ’ın bir karanlık çağdan ziyade değişim adına bir gelişim dönemi için yaşanması gereken bir zaman dilimine işaret ettiği görülmektedir.
Sorulması gereken temel nokta Batı’nın İslamiyet’e dair her şeyi Müslümanların imkanlarını ellerinden almak için öğrenmelerine karşılık Müslümanların Batı’nın bilimini ve değerlerini ne için öğrendikleridir? Burada çıkarılması gereken bir ders bulunmaktadır.
1Goff, Jacgues Le. (2017). Orta Çağ’da Entelektüeller. 2. Basım. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. İstanbul. s, 22.