Tarih sadece bir ders olarak kaldı bizim ülkede. Maalesef, bundan sonra da böyle olmaya devem edeceğe benziyor. Bu alanın kıymetli isimleri, akademisyenleri ve bu alana kendini adamış o kadar nitelikli araştırmacılarımıza sahip olmamıza rağmen bunun neden böyle olduğu, geçmişin öneminin neden özellikle genç nesillerde hissedilmediği cevabı belli olan bir soru olarak hep ortada duruyor, cevaplar hep eğitim sistemine gidiyor, işte orada kalıyor konu, bir türlü ilerlemiyor.
Pandemi sürecinden sonra yeni dünya düzenine hazırlıklı olmalıyız cümlesi ekonomiden siyasete, modadan teknolojiye kadar şu an herkesin dilinde! ‘Avrupa’da olup biten ne? ABD’de yaşananlar neye işaret ediyor? Çin gelecekte neyi amaçlıyor?’ soruları her ne kadar sorgulanan ve cevap aranan soruların başında gelsede dünyadan ziyade içerde kendi tarihinden ve geçmişte yaşananlardan bir haber olanlarla pandemi sonrası dünya gündemini nasıl ele alınır bilmiyorum!
Kurtuluş savaşı esnasında çok dar bir alana hapsedilmek istenen Türkiye’nin şu sıralarda Akdeniz’den Kafkasya’ya, Ege’den Suriye’ye kadar olan alanda ikinci bir kurtuluş savaşı verdiğini anlayamayan ve bu mücadeleyi içerdeki sığ ve yersiz siyasi tartışmalara feda edenlerle bu mücadeleden nasıl sonuç alacağız onu da bilmiyorum.
Seçilerek bu ülkenin meclisinde milletvekili olanların Ayasofya niye açıldı? Ne gerek vardı ki buna? Sözlerinin yanında Libya’da ne işimiz var sorusunu da işitince anlıyorum ki konu yine tarih öğretimine ve yine eğitime geliyor. Başta da dedim ya; buradan öteye bir şey gitmiyor. Bize yine şunu söylemek düşüyor; Geçmişi anlamadık ki ‘yeni’ ye hazır olalım!
(Bireysel manada dünyada olup bitenleri araştırmalarıyla ortaya koyan nice insanın ise kıymeti öldükten sonra anlaşılıyor bizim ülkede! Kimisinin kıymeti ise hiç açığa çıkmıyor. Ölmeden önce kıymeti bilinmesi gereken insanların başında geliyor örneğin Teoman Duralı Hoca. Kitaplarında geçmişten geleceğe çok önemli bilgilerle beraber, çıkarılacak dersler ve önemli hatıralar var. Tavsiye ile…. )