Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın sık sık dillendirdiği bir gerçek var. Erdoğan’a göre “Güçlü Türkiye’nin yolu, güçlü tarımdan geçiyor”.

Tarım ve Orman Bakanlığı da bu sözü kendilerine düstur edindiğini, çalışmalarını bu gerçekliğe göre şekillendirdiğini ilan ediyor.

Bunlar güzel hareketler ancak sahada karşılığını görmek koşuluyla!..

Peki, sahada karşılığı var mı?

Gelin, birlikte bir göz atalım…

Gıda güvenliği meselesi bugünlerde hayli zamanımızı alıyor, gündemimizi işgal ediyor.

İnsanlığı ifsada götüren bu önemli konu üç ayrı başlıktan müteşekkil.

Birincisi tohum mevzusu. Genetiğiyle oynanan tohumların saçtığı tehlikeler öyle fazla ki serseri mayın gibi toprağa serpiştirilen tohumlar insanların helal kalelerini tarumar etti.

İkincisi taklit ve tağşiş konusu. Konuyu bilmeyeniniz yok. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın haftalık ürün güncellemeleriyle nasıl bir beslenme muamelesine layık görüldüğümüz ortada!

Bir diğeri de pestisit kalıntısı meselesi… İlaç diye sebze meyvelere boca edilen kimyasal bombalar, telafisi çok zor olan zehirler… Öyle bir zehir ki hem içeride hem dışarıda insanlara kan kusturuyor. Onlarca hastalığa sebep oluyor.

Esas tehlike mutfak tarafında!.. Catering firmaları, lokanta ve restoranlar yemek üretimi için hal ve manavlardan yüklü alım yapıyorlar. Bu işletmelerin pestisit kalıntısı denetimleri ne şekilde ve hangi sıklıkla yapılıyor? Aynı şekilde taklit ve tağşişli ürünlerin bu şekilde insanlara yedirildiği de bir gerçek. Her iki konu da halk sağlığı açısından büyük riskler taşıyor.

Bunlar yetmezmiş gibi üstüne fahiş fiyat belası da musallat olunca tüketicinin sabrı taşıyor.

Fahiş fiyatla mücadele konusunda Ticaret Bakanı Ömer Bolat’tan sık sık denetim ve uyarı açıklamaları geliyor.

Denetimlerin 81 ili kapsayacak şekilde ve yoğunlukla devam ettiğini söyleyen Bolat, “Vatandaşlarımızın refahını etkileyecek hiçbir eylem ve fiile izin verilmeyecek.” çıkışıyla kararlılığını ilan ediyor. Mümkün mü?

Şu anki gerçeklere göre mümkün olmadığını söylemeliyim. Ancak Sayın Bolat’ın “fahiş fiyat ve haksız kazançla mücadelenin 2025 yılında da kararlılık ve hassasiyetle süreceğine” dair açıklaması bizleri umutlandırıyor.

Sayın Bolat’ın da tüketicilerden yani vatandaşlardan beklentisi aynı; şikâyet etmeleri…

Vatandaşın şikâyet etmesini, insani görev olarak fırsatçılığa göz yummamasını istemek gayet güzel. Ancak böyle durumlarda vatandaşın önündeki engelleri kaldırmak gerekiyor. Hak arama yolculuğunda vatandaş yalnız bırakılmamalı, bürokrasi labirentinde boğulmasına müsaade edilmemeli. Vatandaş şikâyetinden sonuç aldığını görmeli ki tekrar tekrar vatandaşlık görevini şevkle yerine getirebilsin. “Nasıl olsa bir şey olmuyor” kanaati yıkılmadıkça vatandaşın katılımını beklemek hayalcilik olur.

Bir konu daha var ki bunu nasıl izah edeceğimi bilemiyorum. Son dönemde önüne gelen, tedbiri vatandaşa havale ediyor. Yani bir diğer ifadeyle vatandaşa “Başınızın çaresine bakın” deniliyor. O zaman devlet otoritesi ne iş yapıyor? Devlet önce görevlerini yerine getirir, adil ve şeffaf bir şekilde rehberlik yapar, vatandaş da bu sürece katkı sağlar. Ama bizde bu bütünlük henüz sağlanabilmiş değil.

Yani “kendi göbeğinizi kendiniz kesin” mealinde bir yönlendirmeyle karşı karşıyayız.

Madem bir mücadele veriyoruz, madem var olma savaşındayız…

Madem “boykot silahını çekerek” kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz.

O zaman Türk tüketicisine iki konuda büyük görevler düşüyor; birincisi, fahiş fiyatlarla mücadele. Bu konuda Ticaret Bakanlığı’nın bünyesinde oluşturulan Alo 175 İhbar Hattı’nı aramayı ihmal etmeyin. Fahiş fiyat, ürün güvenliği, tüketici sağlığı gibi konularda buradan bilgi alabiliyorsunuz.

İkincisi ise gıda güvenliği meselesi… Taklit ve tağşiş mücadelesi. Bu konuda da Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Alo 174 Gıda İhbar Hattı’nı aktif olarak kullanın. Her iki platforma da ulaşım hayli kolay. Kişisel verileriniz güvence altında tutuluyor, hızlı reaksiyon gösteriliyor. Yani sizin hassasiyetleriniz ivedilikle dikkate alınıyor. Sonuç odaklı harekete geçiliyor. Yeter ki siz fitili ateşleyin; gördüğünüz kötülüklere göz yummayın!