Hep gelenler yana yana geldi gitti dünyadan

Şimdi nevbet bana geldi döne döne yanayım

-Yahya Efendi-

Yağmurlar… Ben şimdi uzak bir şehirde yağmuru seyrediyorum çayımı yudumlarken. Garip bir musiki terennüm ediyorum kâri. Ve bir şehre en çok yağmur yakışıyor kanaatimce. Bana öyle geliyor ki her insan sever yağmuru. Neden bilmiyorum ama insan gibi damlalar. Toprak suyu emdiği gibi insanı da emiyor. Ve yaşamak dediğin toprakta damla damla erimek gibi geliyor. Belki de Kitap’ta öyle yazdığından; canlı olan her şeyi sudan yarattık.

Ne garip yerdir dünya kâri, ne garip haldir yaşamak… Biz ki bu âlemde bir çay yudumlayıp geçenler gibiyiz. Ömür denen şerbeti bir yudumda içenler gibiyiz. Bir göç mevsiminde bu diyara gelip de sonra göçenler gibiyiz. Yaşıyor olmak tercih değildi ve kolay belki ama zor olan yan yana yaşıyor olmak. Aynı yerde, aynı anda, aynıyı yaşamak âdemoğluna çok zor geliyor ve itiraf edelim ki bunda istidadımız yok. Biz yaşamak denen işte doğuştan mahiriz belki lakin yan yana yaşamakta bir zerre maharetimiz yok. Beceremiyoruz, yapamıyoruz. Yapabilenler çok evvel vakitlerde yaşadılar ve göçtüler bu diyardan. Aynı “şey”e inanmasalar da aynı yolda yürüyebildiler. Aynı yerde ölebildiler. Ve aynı şeylere güldüler mi bilmem ama zannımca aynı derde ağlayabildiler.

Hangi insan ne düşünür umursamıyorum bazen ben. Ve çoğu zaman kendi kendime ve yalnız hatta yapayalnız yaşamak istiyorum. Bir hata belki… Sahi, biliyorum da; fikir varsa insan vardır, insan fikri kadardır ve hatta bir fikirdir insan dediğin. Fehmetmek, anlamak, idrak etmek, akıl etmek içindir âdemoğlunun varlığı, gizlenmiş, sırlanmış bir “hazine”yi bulmak içindir. Ama ne çok insan varsa o kadar fikir olması da gerekmez mi o vakit? Hal böyleyken ve böyle olmak zorundayken yaşıyor olmak kolay ama yan yana yaşıyor olmak zor, biliyorum.

Sanıyorum ki bir insanla gülmek değil onunla ağlayabilmektir yan yana yaşamak. Hem belki de bu yüzden hiç umursamıyorum çoğu vakit kimin neye güldüğünü lakin ağlayan biri gördüğümde hayran oluyorum. Zira ağlayan hangi taraftan, kimden, nereden, neden olursa olsun anlayandır itikadımca. Ve ağlayabilen anlayabilen insandır. Yani hayran olunacak insan…

En son ne vakit düştü gözünden yaşlar kâri, ne için ağladın, kim için ağladın? Daha fazlası kiminle ağladın. Yaşamak biraz da ağlamak demektir. Yoksa neden dünyada aldığımız ilk nefesleri ağlayarak alalım? Düşündün mü hiç kâri?

Yaşamak yürümek gibi kâri. Belki de bilmediğin bir yolda yürümek gibi. Bu yolda hiç yönünü sapıtmayanlar da var elbet lakin yönünü bulamayanlar, yolunu bilemeyenler de var. Ki olmalı belki de. Ve hatta yolunu bozup da kendine yeni bir yol var edenler de var. Aynı yolda olmadıklarımız, aynı yönü bulamadıklarımız, yan yana olamadıklarımız da var. Kızmıyorum onlara, hakkım yok. Zira yolun ne olduğunu değil nereye gittiğini düşünüyorum sadece ve biliyorum hakikate götüren onlarca yol olsa da hakikat bir tanedir. Ve hayran oluyorum bir başka yol bulup da menziline yani hakikate varabilenlere.

Ezcümle,

Yolumuz aynı olmasa da sonumuz aynı…

Ve bu yolda kavga etmek boşa…