İnsan umudunu kesmemeli hayattan.

Bilakis, hayata tutunacak vesileler aramalı...

Her yeni gün, yepyeni bir başlangıcın müjdecisi gibi doğar.

İnsan, tıpkı toprağın suya hasret duyduğu gibi, yeni başlangıçlara muhtaçtır.

Dünya karşısında yorgun düşmüş, yenilgilerle hırpalanmış ruhumuz, bu başlangıçlarla can bulur, yeniden yeşerir.

Ayakta kalabilmek, mücadeleye devam edebilmek, hayata tutunabilmek, varoluşun zorlu akıntısına karşı direnebilmek için yeni umutlara sarılmak elzemdir.

Umut, insanın yaşama tutunmasını sağlayan görünmez bir ip gibidir; umutsuzluk ise ruhu kemiren bir zehir...

Hayat ancak umutla anlamlı yaşanır, renklenir.

Umutlarını yitiren insan, yaşayan bir ölüden farksızdır.

Sonlu olduğunu bilse de sonu kabullenemez insan.

Ölümlü olsa da insan, ölüm istenmez.

Ölümü çağıran, hayatın labirentlerinde kaybolmuş; çıkış yolunu bulamamış, umutsuzluğun karanlık kuyusuna düşmüştür.

Her yeni başlangıç, umudun yeşerdiği bir tohum gibidir oysa.

Düştüğü yerden kalkmasını bilmeli, yere düşmüş olanın elinden umutla tutabilmeli insan.

Gün doğuyorsa umut vardır.

Güneş, karanlığı delip geçen umut ışıklarıyla ulaşır yeryüzüne.

Karamsarlık ise ruhu esir alan bir zindandır.

Karanlıkta kalan ne görebilir ne de gösterebilir.

Kötülüğün tohumlarını ekenler karanlığı sevenlerdir.

Onlar için karanlık, aydınlık; karamsarlıksa umuttur.

Zihinleri altüst olmuş bu kişiler, gücü ve iktidarı, umutları yok etmek için kullanırlar.

Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayı kendilerine meslek edinmişlerdir.

Üstelik kendilerini ıslah ediciler, düzelticiler olarak görürler.

Ne acı bir yanılgıdır ne kötü bir ticarettir bu oysa!

Bu karanlığı dağıtmak, karamsarlığın pençesinden kurtulmak için umut ışıklarını birer birer yakmak gerekir.

Kötülüğün karşısında iyiliğin zafer kazanması için umutları yeşertmeli, birbirimize umut aşılamalıyız.

İyi olanlar, kötü olanlardan daha az umutlu olamaz, olmamalı.

Birbirimizin umudu olabilmeliyiz.

Yaşanabilir bir dünya için, kötülüğün karşısında dimdik durabilmek için umudu ayakta tutmalıyız.

Dün, geçmişin tozlu sayfalarında kaldı.

Bugün, yaşadığımız andır.

Yarın ise henüz yazılmamış ve yaşanmamış bir hikâye...

Geçmişin hayaletlerine esir olmadan, yarınlar için umut biriktirmeliyiz.

Her yeni doğan gün, umudun fısıltısıyla kulağımızı çınlatıyor.

Açılan her yeni sayfa, umut dolu bir geleceğe davet ediyor.

Unutmayalım, umutsuz olanların yarını olmaz.

Umut, yaşamın ta kendisidir.

Yarınların da yaşamın da bizim olması duası ile...