Hayat, kimi zaman sırtımızda taşıdığımız bir yük, kimi zaman da altında yolculuk ettiğimiz bir binek gibi.
Önemli olan, bu yükü nasıl bir bineğe dönüştürebileceğimizdir.
Bu dönüşümün anahtarı ise insana değer vermekten geçer.
İnsana değer vermek, öncelikle insanın kendisine değer vermesiyle başlar.
Bireyin öz saygısı, toplumsal değerin temel taşıdır.
Kendisine saygısı olmayanın, bir başkasına saygı duymasını bekleyemeyiz.
Kendini değersiz hisseden bir insan ne topluma faydalı olabilir ne de kendi potansiyelini gerçekleştirebilir.
Ne yazık ki pek çok insan hayatta kendisini lüzumsuz bir fazlalık olarak görür.
Varlığı, kendi varlığına ağır gelir.
Umut ve ümit kanatları kırılmıştır.
Oysaki her birimiz, yaratılışımızda farklılıkları barındırırız.
İşaret parmaklarımız, göz retinamız, DNA zincirimiz dahi eşsizdir, orijinaldir.
Böylesine özgün varlıklar olarak, nasıl olur da kendimizi "beşe on kalaslar" gibi değersizleştirebiliriz?
Her birimiz, bu dünyada kendine has bir yer ve anlam taşırken...
İnsana yapılabilecek en büyük kötülüklerden biri, onun cesaretini kırmaktır.
Cesaretini yitiren insan, kendi potansiyelini fark edemez, hayatta mücadele edemez hâle gelir.
Bu nedenle, insana cesaret ve güç vermek, ona bilgi ve para vermekten çok daha önemlidir.
Bireysel öz güven gelişmeden toplumsal öz güven, bireysel cesaret olmadan da toplumsal cesaret yeşermez.
İnsanın içindeki kıvılcımı ateşlemek, ona yapılabilecek en büyük iyiliktir.
İnsan insanı cesaretlendirerek, ona güç vererek, en önemlisi de değer vererek büyütür.
Değersizleştirme ise insanı küçültür hatta yok eder.
Bu gerçekten hareketle insani olanı yücelten bir toplum inşa etmek öncelikli gayemiz olmalıdır.
İnsan onurunu merkeze alan bir anlayış, toplumun her alanında kendini göstermelidir.
İnsan onurunu zedeleyen her türlü kötü davranışa ise toplumda yer verilmemelidir.
Her insan teki, kendi anlamını ve gerekliliğini hissetmelidir.
Hayatın kendisine yük olduğunu düşünen her bir insan, bu yükü bir bineğe dönüştürebilir.
Bu dönüşüm, insanın önce kendisine ve sonrasında diğerlerine değer vermesiyle mümkündür.
Farklılıklarımız, bizi zenginleştirir ve farkındalık oluşturur.
Bu farkındalıkla, hayata dair iddialarımızı yeniden kuşanabilir, şu gök kubbede hoş bir seda bırakabiliriz.
İnsanın içindeki potansiyeli ortaya çıkarmak hem bireysel hem de toplumsal bir sorumluluğumuzdur.
Umarım bir gün bu söylediklerimiz çok güçlü bir şekilde ortaya çıkar.