Malum yeni bir yıla hazırlanıyoruz; mali anlamda hemen her şeyin değişeceği bir döneme giriyoruz.

Çalışan kesim ve emekliler başta olmak üzere toplumun refah beklentisi var. Var olmasına var ama keşke “fırsatçılar” fırsat verse!

Birçok kalemde olduğu gibi temel ihtiyaç fiyatlarında zamlı tarifeler kendisini göstermeye başladı bile! Geride kalan günlerde mercek tutmaya çalıştık; et ürünlerinden süt ürünlerine kadar farklı kalemlerde ufak ufak zam vurkaçları, fırsatçı dokundurmalar hız kazandı.

Tabii olarak ilgili bakanlıklar uyarı açıklamaları yapmaya ve “yakından takip etmeye” başladığını ilan etti. Ancak ne hikmetse piyasaların ateşi bir türlü sönmedi, fırsatçıların gözü bir türlü doymadı. İstikrar beklentilerinin aksine çay fiyatları yıl içerisinde iki kez güncellenmişti; yani hatırı sayılır zamlanmıştı.

Şimdi gündemde şeker fiyatları var, şeker fiyatlarında hareketlenme göze çarpıyor. Bu gerçeği perakende noktalarından doğrulamak mümkün.

Bütün bu olumsuzlukların önüne geçmek için Tarım ve Orman Bakanlığı bir şeyler deniyor. “Şeker fiyatları konusunda fırsatçılık yapılması ve bu sebeple kamuoyunda yaşanan tartışmalara son verilmesi için” hem fiyatların belirlenmesine hem de şeker pancarı ekimine yeni kurallar getiriliyor.

Peki, yeni kurallar neler getiriyor; hangi yükümlülükleri içeriyor?

Bakanlığın hazırladığı yeni taslağa göre, şeker satış fiyatları, şeker fabrikası işleten gerçek ve tüzel kişiler tarafından serbestçe belirlenecek. Ancak bakanlık şeker fabrikalarının ham madde, enerji, işçilik ve diğer üretim maliyetlerini de göz önünde bulundurarak şeker için taban ve tavan satış fiyatı belirleyebilecek.

Bakanlığın belirleyeceği taban ve tavan fiyatının dışında şeker satışı yapan şirketler hakkında, taban ve tavan fiyatının dışında satılan şeker miktarı ile tespitin yapıldığı tarihteki fabrika satış fiyatı üzerinden hesaplanacak tutar kadar bakanlıkça idari para cezası verilecek.

Buraya kadar olan bölüm umut verici ve piyasaları kontrol edebilmek adına olumlu bir gelişme diyebiliriz.

Ancak, aynı taslakta “sözleşme yapılmadan şeker pancarı ekilemeyecek” ibaresi var ki amacı ne olursa olsun bu uygulama üreticiyi, tüketiciyi ve Türk ekonomisini zora sokacak bir yaklaşım.

Yeni taslak metnine göre süreç şu şekilde işleyecek; şeker üreticileri şeker ham maddesi için kullanacakları şeker pancarını bakanlıkça belirlenen ekim alanlarından üreticilerle sözleşme yaparak temin edecek. Bakanlık, şeker pancarının ekiminden fabrikalara teslimine kadar olan bütün süreci denetleyecek.

Amaç ne?

Sözleşmeye dayalı ekim yapılmasıyla kaynakların etkin, etkili ve ekonomik kullanılması sağlanacakmış.

Aksi olursa?

Sözleşme yapılmadan şeker pancarı eken gerçek ve tüzel kişilere, kamu fabrikaları tarafından belirlenen yüzde 16 polar şeker ihtiva eden A kotası şeker pancarı baz alım fiyatı üzerinden hesaplanacak tutar kadar bakanlıkça idari para cezası verilecek.

Her ne kadar süreci kontrol altına almak için böyle bir yola girildiği açıklansa da sonuçları Türk tarımı açısından yıkıcı olacaktır. Şimdiden uyarmakta fayda var.

Düşünün! Bakanlığın bu uygulamasına aykırı hareket eden çiftçi takibe alınacak ve yüklü miktarlarda cezai işlem uygulanacak.

Zaten zor şartlarda üretmeye çalışan çiftçi tamamen topraktan uzaklaşacak. İyi düşünülmeli; Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak var!

Kontrol sağlamak için tercih edilen yol uzun vadede Türkiye’ye kaybettirecek.

Kontrolsüzlük demişken… Acaba planlama konusunda sınıfta kalmış olamaz mıyız?

İşte size bir örnek.

Türkiye şeker pancarı üretiminde yıllık bir milyon tonun üzerinde üretimle hatırı sayılır bir yere sahip olan Sivas ilimizde 60 bin ton şeker pancarı kar altında kaldı. Sebebi sevkiyatların gecikmesi; yani yeterli planlamanın yapılamaması! Doğal olarak üretici isyan ediyor.

Çünkü tarlada kalan pancarlar kar altında kilo kaybı yaşıyor, minimum yüzde 10 fire veriyor. Bu rakam çiftçinin kazanabileceği orana tekabül ediyor. Yani çiftçi zarar ediyor, ülke ekonomisi kaybediyor!

Eğer Türkiye için iyi bir hizmette bulunmak istiyorsak işe iyi planlama yaparak başlamalı, ülkesi ve milleti için adanmış insanlarla yol yürümeliyiz.

Değilse kaybetmek kaderimiz olabilir!