Her insanın işleyişini devam ettirebilmek için yaptığı rutin işler vardır. Bunlar her insanda neredeyse aynıdır, sadece şahıslar, mekânlar ve tarzlar değişik olabilir. Her insan kahvaltı yapar, yemek yapar ve yer, evde temizlik yapar. Misafirliğe gider ya da misafir ağırlar, çamaşır yıkar ve ütü yapar gibi. Bunlar her evin ihtiyacı, her ev hanımının da yaptığı rutin işlerdir. Şimdilerde ev hanımlığına ve ev işlerine bakışımız değişti. Bir hanımefendi çocuklarını büyütmek için işten ayrılmaya karar verince babası, “Biz sana bunca sene boşuna mı emek verdik, yatırım yaptık? Eğer işten ayrılırsan sana hakkımı helâl etmem” diyecek kadar eksen kayması yaşayabiliyor.
Ev işlerini ve çocuk büyütmeyi değersizleştirilerek, kadınların çalışma hayatına yönlendirilmesi, sadece ekonomik bağımsızlığını kazanmak değil; yeni bir yaşama biçimi, yeni bir eş ilişkisi tarzı, yeni bir tüketim anlayışı ve ilâveten dil ve üslûp değişimi demektir.
Ev işleri değersiz mi?
Tahsilini tamamlamak ekonomiye, ekonomi yeni bir anlayış ve yaşama biçimine bizi taşıyorsa, bu döngü içerisinde biz aslî hüviyetimizi nasıl koruyacağız? Kendi rol tanımlarımızı ve hayatın anlamını, bu hızlı değişim ve dönüşüm içinde nelerden beslenerek ve nelere tutunarak koruyabiliriz? En çok nelerin bizi meşgul ettiğine ve kendisine çektiğine bakacak olursak, diziler ve sosyal medya neredeyse ilk sırayı alıyor diye düşünüyorum.
Bize verdiği mesajlar ise, bugünkü halimizin arka plânını gösteriyor. “Genç ve güzel görün, iyi standartlarda yaşa, kendini ezdirme, özgür ol” gibi mesajlar, özellikle hayata dair bir dert dava taşımayan ve gününü güzel geçirme derdinden başka derdi olmayanlarımızı sarıp sarmalıyor. Bir de bakmışız ki, tercihler ve atılan adımlar yüz seksen derece değişivermiş. Çünkü tutunacağımız dal ve sığınacağımız liman sosyal medya olmuş. Bizler inancımızın değerlerini değil, günümüzün trendlerini baz almışız. Gülü mavi mürekkeple sularsak yapraklarının rengi maviye döner çünkü gıdasını değiştirdik. Bizim de gıdalarımız değişti, değerlerimizi değersiz gibi görmeye başladık.
Ev işlerini yapmak, inanan bir insan için ibadettir.
Ev işleri, çocukları gelecekteki rollerine hazırlar. Zaten aile çocuklar için bir çıraklık okuludur. Ev işlerini paylaşarak yapmak; hem beynimizin başarı kaydı yapmasına, hem işbirliği ve yardımlaşmaya, hem de anne baba çocuk arasındaki paylaşımı artırmaya yardımcı olur. Herkes birlikte yaşamanın sorumluluğunu alarak, tertip ve düzene katkıda bulunur ve kendisini yuvasına ait hisseder. Aile bireyleri arasındaki sevgi ve bağlılık artar.
Ailedeki herkes yaşadıkları evin tertibi, temiz ve düzenli olması konusunda emek verir, emek vermek ise, o düzene sahip çıkmayı ve sorumluluğunu üstlenmeyi de beraberinde getirir.
Rutinleri monotonlaştırmayalım
Bunları yaparken, kadın ya da erkek olmamızdan memnun olarak, yaptığımız işleri bir yük gibi algılayarak değil, aile olmanın, bir yuvaya sahip olmanın şükrü ve mutluluğu içinde coşku ile yapalım. Bu hayatı ve kendimizi sevmenin ve en başta da Rabbimizden (c.c) razı olmanın bir sonucudur. Daha huzurlu bir hayat için rutinlerimizi monotonlaştırmadan rıza ile güzelleştirelim.