Trump Harris’i âdeta ezdi, geçti. Soykırımcı Biden ve Harris seçimi kaybetti.

Ukrayna’dan Gazze’ye dünyayı kan ve ateşe boğan, Türkiye’ye hasmane bir tutum içerisinde olan Harris ve Biden’ın kaybetmesine üzülmedim.

Trump’ın kazanmasına ise sevinmedim. Zira Trump da öngörülemez bir lider ve geçmişte Türkiye’ye ciddi zararları dokunmuştu.

Buna rağmen Trump’ın ilk dönemine bakarak bazı öngörülerde bulunabiliriz.

Öncelikle Trump diyaloğa ve pazarlığa açık bir lider profili çizerken Türkiye için büyük riskleri ve fırsatları beraberinde getiriyor.

Riskleri yönetmemiz, fırsatları ise heba etmeden kullanmamız gerekiyor.

Örneğin Suriye’de açılacak bir fırsat penceresine hazır olmamız ve ABD’nin boşaltacağı alanı hızlıca doldurmamız gerekiyor.

Orta Doğu’da çıkması muhtemel topyekûn bir bölgesel savaşın ülkemize etkilerini minimize etmek için Suriye ve Irak’ta kuracağımız bir tampon bölge çok faydalı olacaktır.

Donald Trump’a yakın isimlerden gelen mesajlara ve sinyallere baktığımız zaman Trump’ın ciddi ciddi Suriye’den çekilmeyi düşündüğünü anlayabiliyoruz.

Trump’ın ABD bürokrasisi içerisindeki muhalefeti aşarak bu politikasını uygulayıp uygulamayacağını ise hep beraber izleyip göreceğiz.

Diğer taraftan Trump’ın Ukrayna ve Gazze konusunda ne yapacağını da herkes merak ediyor.

Savaşları bitireceği iddiasıyla iktidara gelen Trump’ın bu politikasını hayata geçirebilmesi birçok faktöre bağlı.

Rusya-Ukrayna Savaşı’nda öncelikle Putin’in tavrı önemli olacaktır. Putin eğer gelecek teklifi beğenmez ve direnirse Trump savaşı alevlendirmeyi bile tercih edebilir ya da savaşın sürdürülmesini Avrupalıların sırtına yükleyebilir.

Gazze meselesinde ise Trump büyük olasılıkla Netanyahu’ya, Hamas ve Hizbullah karşısında bir zafer için belli bir zaman tanıyacaktır. Bu sürenin sonunda İsrail başarılı olamayınca -ki başarılı olması imkansız- Trump’ın bir ateşkes için baskı yapmasını bekleyebiliriz. Netanyahu ise her zamanki gibi oyalama taktiklerine başvuracaktır.

Bir ateşkes anlaşması olur ise Trump, ‘Abraham Anlaşmaları’ çerçevesinde Arap rejimlerinin İsrail’le normalleşme planlarını yeniden devreye sokacaktır.

İran konusunda ise Trump’ın daha sert bir tutum takınması ve yeni yaptırım paketlerini devreye sokmasını bekleyebiliriz.

Amerika’yı yeni savaşlara sokmak istemeyen Trump’ın Netanyahu’nun büyük rüyası olan İran’la bir savaşı desteklemeyeceğini biliyoruz. Netanyahu’nun bu konuda elini fazla zorlaması iktidarına bile mal olabilir.

Trump’ın asıl hedefinin Çin olduğu ise herkesin malumu. Avrupalılar Çin’le ticaretlerinin bozulmasını istemiyorlar.

Bu resimde en büyük zararı Avrupa görecek gibi. Ukrayna’da Rusya lehine yapılmış bir ateşkes, Avrupa’yı güçlenmiş bir Rusya ile karşı karşıya bırakacaktır; ya da savaş devam edecek olursa Trump, savaşın büyük maliyetini Avrupa’nın sırtına yükleyebilir.

Trump’ın üstüne bir de Çin’e yönelik yaptırımları devreye alması Avrupa için kâbus senaryosu olacaktır.

Görünüşe göre Avrupa, Trump döneminde ölümlerden ölüm beğenecek gibi; zaten bundan dolayı da şimdiden tir tir titremeye başladılar.