Dünya kurulduğu günden beri Hak ile batılın, doğru ile yanlışın, güzel ile çirkinin ve iyi ile kötünün kıyamete kadar bitmeyen savaşı devam ediyor. Sünnetullahdır bu, Adetullahdır. Bu savaşta insana irade vermiştir Allah, iradenle sen seçersin hangi safta yürüyeceğini. Suret olmadan manalar ebediyen tecelli etmez. Bütün insanlık tarihi boyunca iyi ve kötünün suret bulduğu isimler, liderler, krallar, ideolojiler vardır. Geçmişte Firavunlar, Karunlar, Neronlar, Haçlılar vardı kötünün beden bulduğu, şimdi ise her türlü zulmün kaynağı olarak Siyonist-emperyalistler var. Emperyalistler tarafından “ya bizdensiniz ya da onlardan” deklarasyonuyla aleni olarakiki kutba bölündü dünya. Bir tarafta, ismi, yönetim şekli, ırkı, rengi ve dili ne olursa olsun emperyalistler, diğer tarafta da Müslümanların şahsında vücut bulan emperyalizmin hedefindeki mazlum dünya var.
Suriye sınırında PYD ve IŞİD ekseninde dönen hadiseler ve yansıdığı kadarıyla üzerine yazılanlara bakınca “tarih değil hatalar tekrar ediyor” diyen ecdada rahmet okuyorum… Öncelikle şunu net olarak söylemem gerek. Bizim için mesele İslam davasıdır. İttihadı İslam sancağını Kürtler alsa eline ve yürüse, biz o elin peşinden yürümekten çekinmeyiz. O sancağı taşıyanın kavmi rengi ve dili değil derdimiz, manası ve yaptıklarıdır. Fakat bu tartışmalarda taraf olduğunu söyleyen bir kesim, yıllardır kendilerine zulmeden, Kürt ırkının varlığını bile kabul etmeyen emperyalist güçlerle ittifak kuruyor, eylem ve söylemleriyle İslam’a karşı tavır alıp kendilerinden olmayan Müslüman Kürtleri hedefe koyuyor ve bölgede kendilerinden olmayan Arap Türkmen; hatta Kürtleri bile IŞİD yaftasıyla topraklarından çıkarıyorken ne dememiz bekleniyor ki. Ve IŞİD. Suriye’de Kürt, Arap ve Türkmen demeden saldıran ve belki de direnişin zafere ulaşmasının önündeki en büyük engel olarak ısrarla Müslümanlara vuran, mahiyeti bilinmese de yaptıklarıyla kimin yararına çalıştığı ortada olan bir yapı IŞİD. Savaşın başından beri Müslümanlar arasına tefrika çıkartmaktan başka bir durumları da yok.
IŞİD üzerinden bütün dünyanın olduğu gibi Kürtlerin de İslam’a ve Müslümanlara karşı özellikle tavır almaya iteklendiği görülüyor maalesef. Emperyalistlerin desteklediği ve yolunu açtığı bir yapının, İslam’a ve Müslümanlara fayda getirdiği hiçbir zaman görülmemiştir. Emperyalistler özgürlük vaadiyle Osmanlı içindeki Müslümanlar da dahil bir çok milleti kandırarak ayaklandırdı. Sonra görüldü ki, parçalanan Osmanlı topraklarında kurulan devletçikler, ya diktatörler eliyle yine emperyalizmin uşağı olmaya devam etti; yahut yokluk içinde yıllarca birbirleriyle savaşan gruplara bölündüler. Olan, yıllarca zulüm gören Müslümanlara oldu neticede. Emperyalist demek, zalim ve sömüren demektir. Sömürü üzerine kurulmuş bir güç size özgürlük vaat ediyorsa, bunu sizin özgür olmanız için değil kendi menfaatini sürdürmek için yapıyordur. Şimdi bu tezgah PYD ve PKK üzerinden Kürtlere kuruluyor. Yıllarca emperyalist politikaların ülkemizdeki temsilcisi laik rejimle Müslüman olarak mücadele etmeye gayret ettik. İslam milleti olarak özgürlüğün, ancak içimizdeki kuklaları temizleyerek ve emperyalistlere karşı bir arada hareket ederek geleceğini anlamamız gerek. Bunu da ne ithal sosyalist ideolojilerle ne ithal sapkın İslamcılıkla ne de ithal ırkçılıkla gerçekleştiremeyeceğimiz ortadadır. Kavim asabiyesiyle değil kavimlerin harman olup İslam milletini oluşturduğu Anadolu ruhuna kavuştuğumuzda ancak bu hayali hayata geçirebiliriz. Ve bunu gerçekleştirmeye de mecburuz. Kimse kendi başına ayakta kalacağını falan düşünmesin. Zaten bu yüzden kullanılmaya müsait hale geliyoruz. Emperyalizmin özgürlük vaadine aldanıp hareket edenler geçmişte olduğu gibi kendileriyle birlikte bütün ümmeti de uzun bir süre yeni bir batağın içine sürükleyeceklerdir. Ümmet olarak kurtuluşumuz da batışımız da birlikte olup olmamamıza bağlı. Allah ümmeti muhafaza etsin. Basiret birlik ve dirlik versin.