Şair Osman Özbahçe’nin son şiir kitabı geçtiğimiz aylarda yayımlandı. “Dil Çöktü” ismini taşıyan kitapta 2020-2023 arasında farklı dergilerde yayımlanan 10 şiir bir araya getirilmiş. “Uzun Yürekli Nehir”, “Düşmanlık”, “Kral”, “Türkiye Kitabı”, “Dogma”nın ardından gelen bu altıncı kitap özellikle “Türkiye Kitabı”ndan itibaren beliren farklı biçim denemelerinin devamı niteliğini taşıyor.
Özbahçe sadece şiir değil eleştiri alanında da özgün çalışmalarıyla biliniyor. Son iki yılda art arda yayımlanan “Zarifoğlu İns’teki Yabancı”, “Zarifoğlu Efsane ve Şiir”, “Okuma Süreçleri”, “Edebiyatsız Edebiyat”, “Çevrimdışı” isimli kitaplar Özbahçe’nin velut bir şair olduğuna işaret ediyor. Şiir kitaplarını da eklediğimizde neredeyse iki ayda bir esere tekabül eden bu verimin bir benzeri olduğunu sanmıyorum.
Daha önceleri yayımlanan “Sağlam Şiir”, “Modern Şiirimizin Kökleri”, “Kural Dışı”, “Analiz”, “İkinci Yeninin Doğuşu”, “Görevimiz Tehlike” gibi kitaplarıyla Türk şiirinin âdeta röntgenini çeken Özbahçe’nin belirli isimler ve temalar üzerinden çalışmalarını sürdüreceğini varsayabiliriz.
Şiirin içinden gelen bir isim olarak Özbahçe’nin eleştiri alanında ortaya koyduğu bu verimin niteliği gün geçtikçe daha iyi anlaşılacaktır. Çünkü şiire dair en çok da şairin yazması gerektiğine inananlardanım. Hele ki eleştirilerini, yazdığı şiirleriyle besliyorsa ortaya dört başı mamur bir iş çıkıyor demektir.
“Dil Çöktü”deki şiirler özellikle günümüz şiirinin yavanlığına bir reddiye niteliği taşıyor. Çünkü Özbahçe’ye göre şiirde durmuş, oturmuş kalıplar şairi çürümeye sürükler. Bu sebeple de şairin sürekli yeniyi, tazeliği, sağlamlığı araması şarttır. Bunu yaparken eski ile yeni arasında hassas bir denge tutturmak önemlidir. Aksi hâlde köksüzlük, karşılıksız kalmak, anlam üretememek tehlikesi belirir. Bu sebeple şiir can kulağıyla hayatı ve insanı dinlemeli; nerede yer alması gerekiyorsa orada yer almalıdır.
Bilinç akışı tekniğiyle yazılan kitaptaki şiirlerde şairin dünyasına mühür vuran temaları görebiliyoruz. Bilindiği gibi bilinç akışı tekniği daha çok romanda kullanılan bir tekniktir. Özbahçe’nin bu tekniği şiire taşıdığını görüyoruz. Bu anlamda “Dil Çöktü” için baştan sona bilinç akışı ile yazılmış, Türkçedeki ilk şiir kitabı diyebiliriz.
Önceki şiirlerinde olduğu gibi burada da “Baba” teması ile karşılaşıyoruz. Bir oğulun babası için yazabileceği en vurucu mısralar bunlar: “ne zaman aştiden otobüse binsem / aşçı babam ıslak”, “Bu öldü. Bunu alın dedi hastanedeki kadın/ kelimeleri koridorlarda / köpük”, “bayramın oğlu gelmiş –dediler- / incecik / bizi birbirimize bağlayan/ yasaların sessizliği / konuşun kayalar / hüküm ortadan kalkıncaya kadar / kimi çağıracağım mutluluk getirecek sofraya”, “beyaz gömleğinle meşelerin arasında / süzüle süzüle giderdin / iyice ustalaşmıştın / bizim evin ortasında/ otopsiye yatmadan önce / nefesini tutup bırakmada”, “bülbül ölmüş –dediler- / güneşli bir gündü. Gözlerimi kısarak bakmıştım sana”, “sen öldüğünde yağan yağmur / hiç dinmedi”
“Dil Çöktü” içindeki şiirlerin, modernite ile beraber gelişen insanlık hallerinin birer parodisi şeklinde geliştiğini söyleyebiliriz. Elbette bu durum özünde keskin bir eleştiriyi barındırıyor. Hemen her şiirde yer alan “dil çöktü”, “parça parça ettim”, “dili kapat”, “ütopyayı savun” gibi tekrarlar kitabın tek bir şiir olduğuna dair algıyı beslediği gibi çözüme dair yolu da işaret etmiş. Aradaki vurgular ise Türkiye, dil (Türkçe), sağlam şiir, şair, insan, şehir ve yaşam temaları etrafında inşa edilmiş.
Özbahçe’nin günümüz şiirine dair eleştirilerini mısralara da taşıdığını görüyoruz. Özellikle “Ölümden Başka Hayatın Anlamı”, “Mecaz Tesbih İstiare”, “Beni Yok Ettiler” ve “Molozya Cumhuriyeti” isimli şiirlerde bu eleştirilerin kimi örtülü ifadeleri ile karşılaşıyoruz: “araştır büyük sözleri taşımıyor dil”, “ütopyayı savun / dile ulaş”, “şiir hazır yapıt değildir”, “insan resmi çizmekte zorlanıyorlar / insan şiiri yazmakta”, “bulundukları biçimi tekrarlayıp duran insanlarla dolu şehir / güneşin doğduğu topraklarda süt dili için biriken şiir”, “yıka yıka yazmak istiyorum. kaos eşiği negatif şiir”, “Şiirin değeri metnin sunduğu sularda değildir. Sanatsal örüntüdedir.”, “ara rengin peşinde herkes / anlamı çoğaltan belirsizliklerin”
Kısacası “Dil Çöktü” için, yeni bir “Yunus” yeni bir “süt dili” arayışının bilinç akışı ile örüntülenmiş, araya şairin dimağını besleyen temaların yansıtıldığı yekpare bir şiir diyebiliriz. İnsanı kuşatmayan plastik şiirin keskin bir eleştirisi niteliğindeki şiirler “dert”i işaret ederken “derman”ın da kendisi olmayı hedeflemiş. Bu kadarcık bir değini kitabın derdini anlatmak için yeterli değil. “Dil Çöktü” için müstakil bir çalışma yapılarak dize dize değerlendirilmesi gerekiyor. Ama en iyisi siz açın ve şiirleri okuyun. Zihninizde ve gönlünüzde çakan şimşekler elbet önünüzü aydınlatacaktır.
Dil Çöktü / Şiir
Osman Özbahçe
Ebabil Yayınları / 2023