Son dönemlerde öne çıkan ekonomik sorunlar arasında kanımca en önemlilerinden biri, özellikle tarım ürünlerinde gözlemlediğimiz ‘fiyat farkı’ meselesi. Çiftçinin ürettiği ürünlerin, çiftçiden alınan fiyatla sofralarımıza geliş fiyatı arasındaki farkın sebeplerine değinmek istiyorum.
Nasıl oluyor da çiftçiden 1 liraya alınan bir ürünü bizler 15 liraya yiyebiliyoruz? Aradaki fark neden bu kadar büyük?
Çiftçi üretirken katlandığı maliyetlerin karşılığını neden alamıyor?
Bu konuya buradan defalarca dikkati çekmeme rağmen önerilerimizin dikkate alınmaması sebebiyle mesele maalesef ki bu noktaya gelmiş durumdadır.
Daha önce de altını çizerek belirttiğim gibi hal yasası çıkmadan bu konu asla ve asla düzelmez.
Aradan geçen onca zamana rağmen hal yasasının çıkmaması neticesinde bugünkü duruma gelmiş bulunuyoruz.
Çiftçi, emeğinin ve maliyetinin karşılığını alamıyor; ara oluşan büyük fiyat farkı milletimizin alım gücünü daha da eritiyor.
Eğer bu yıl, bu konuda önlem alınmazsa önümüzdeki yıl çiftçi birçok ürünü üretmekten vazgeçebilir.
Çünkü maliyetlerin devamlı surette artması piyasayı üretim yapılamaz bir konuma getirmekte.
Hiç vakit geçirilmeden çiftçinin üretim maliyetlerini artıran etmenlere el atılarak verilecek teşviklerle düzenlemeler yapılmalı ve çiftçinin üretim gücü rahata erdirilmelidir.
Çiftçiler son günlerde yaptıkları gösterilerle artık üretemeyecek hâle geleceklerini; ürünlerinin etmesi gereken fiyatın altında fiyatlarla alındığını her alanda dile getirmekteler.
Durumun böyle olması bizi tarım ülkesi kimliğimizden hızlıca çıkararak birçok üründe dışa bağımlılığa sebebiyet verecektir.
Uygun bir hal yasası çıkarılarak maliyetlerin arttığı oranda, ürünlerin de çiftçiden alım fiyatlarının artırılmasıyla çiftçilerimizin eli rahatlayacaktır.
Aynı yasa ile ürünlerin sofralarımıza geliş fiyatı da son derece düşecektir çünkü aradan komisyoncular çıkarılacaktır.
Yani yasa ile direkt olarak çiftçiden sofralarımıza gelen ürünler komisyon oranlarının ortadan kalkması ile oldukça uygun fiyatlı hâle gelecek ve vatandaşımızın alım gücü de erimemiş olacaktır.
Bunu yapmak oldukça kolaydır. Meclisimizde bulunan tüm siyasi partiler ortak bir yaklaşımla söz konusu yasayı hızlı bir şekilde çıkarabilirler.
Gerçekten ama gerçekten hal yasasının hızlıca çıkarılması çiftçilerimize ve milletimize rahat bir nefes aldıracaktır.
Anlık ve küçük hesaplardan vazgeçerek milletimizin ve de çiftçimizin geleceği için bunu yapmalıyız.
Eğer bu yasayı çıkaramazsak yarın üretecek çiftçi bulmamız çok zorlaşacaktır.
Gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelerden en önemli farkı planlamaların yerinde ve zamanında yapılmasıdır.
Biz bu planlamalarımızı şimdiden yapamazsak yarın çok geç olacaktır ve tren istasyondan bir daha geri dönmemek üzere geçip gidecektir.
Her alanda olduğu gibi tarım alanında da yerli ve millîliği önemsemeli, yabancı ülkelerin hegemonyasından kurtulmaktan başka çıkar yolumuz olmadığını bilerek yolumuza devam etmeliyiz.
Günlük hesaplardan kurtularak ülkemizin gelecek 50 yılını, 100 yılını, 200 yılını bugünden her alanda planlamalıyız.
Tarım alanında da bir devlet politikası yürütülmeli ve bunu her gelen hükûmet uygulamak zorunda olmalıdır.
Küresel ısınmanın her geçen gün daha fazla etkisini gösterdiği dünyamızda tarım gelecek demektir.
Tarımı güçlü olan ülkeler gelecekte daha da güçlü bir konuma erişecektir.