İsrail hükûmetinin teşvikiyle ve işgal güçlerinin himayesinde Mescid-i Aksa’ya haftanın beş günü baskın düzenleyen Yahudi yerleşimciler, Yahudi bayram günlerinde baskınlarını yoğunlaştırır.
O bayramlardan biri de Pesah/Hamursuz Bayramı ve 5 Nisan Çarşamba günü başlıyor.
Fanatik Yahudi örgütleri ve hahamlar o gün Mescid-i Aksa’ya kalabalık gruplar halinde baskın düzenleme ve Mescid-i Aksa’nın avlusunda kurban kesme çağrıları yapıyor.
Mescid-i Aksa’ya kurban sokmayı başarana para ödülü bile koydular.
Ulusal Güvenlik Bakanı koltuğunda Itamar Ben-Gvir adlı fanatik Yahudi oturduğu için Yahudi yerleşimciler işgal güçlerinin bu kez Mescid-i Aksa’da ayin düzenleyerek kurban kesmelerine izin vereceğine inanıyorlar.
Yahudi yerleşimcilerin baskınlarına karşı koymak ve kirli planlarını bozmak için Filistinlilerin elindeki yegâne silah Mescid-i Aksa’da kalabalık gruplar hâlinde nöbet tutmak ve direniş eylemlerini tırmandırmak.
Bu nedenle Kudüslü önde gelen şahsiyetler Mescid-i Aksa’nın karşı karşıya olduğu tehlikeye dikkat çekerek Kudüs’te, 1948’de işgal edilen topraklarda ve Batı Şeria’da yaşayan Filistinlileri özellikle Yahudi yerleşimcilerin baskın düzenlemeyi ve kurban kesmeyi planladıkları günlerde Mescid-i Aksa’da bulunup nöbet tutmaya davet ediyor.
İşgal güçleri ise baskınların sorunsuz yapılabilmesi için Mescid-i Aksa’nın mümkün olduğunca boş kalmasını istiyor.
Pesah/Hamursuz Bayramı’nda Mescid-i Aksa’ya büyük bir tuzak kurulduğunu söyleyen Mescid-i Aksa Hatibi Şeyh İkrime Sabri başta olmak üzere birçok kanaat önderi Mescid-i Aksa’da itikâfa sadece Ramazan’ın son on günü değil tüm günlerinde izin verilmesi çağrısında bulunmuştu.
Ne yazık ki Mescid-i Aksa’nın vâsisi Ürdün Vakıflar Bakanlığına bağlı Kudüs Vakıfları ve Mescid-i Aksa İşleri Genel Müdürlüğü bu çağrıya olumsuz cevap verdi.
Şeyh Raid Salah’ın yardımcısı Kemal el-Hatib, fanatik Yahudi örgütleri Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlemeye hazırlanırken Filistinlilerin gün boyu Mescid-i Aksa’da kalmalarına izin verilmemesine öfkeli.
İtikâfa sadece Ramazan’ın son on gününde izin verilmesi kararının Amerikalıların ve İsraillilerin de katılımıyla Akabe’de ve Şarm eş-Şeyh’te gerçekleştirilen güvenlik toplantılarında alındığına inanılıyor.
Çünkü Yahudilerin baskın düzenlemeyi planladıkları bayram günleri Ramazan’ın son on gününden önce bitiyor.
İzinsiz olarak itikâf yapıp nöbet tutmak isteyenler de işgal güçleri tarafından zorla Mescid-i Aksa’dan çıkarılıyor ve Mescid-i Aksa’nın avlusu bu sırada adeta savaş alanına dönüyor.
İşgalcilerin nihai hedefi Kubbetu’s-Sahra’nın bulunduğu tepede tapınaklarını inşa etmek.
Baskınlar ve emrivaki yoluyla bu amaçlarına ulaşmayı planlarken öncelikle Mescid-i Aksa’ya sadece El-Mağaribe Kapısı’ndan değil tüm kapılarından girmek ve avlusunda ayin yaparak kurban kesmek istiyorlar.
Mescid-i Aksa’nın da - El-Halil kentindeki tarihi İbrahim el-Halil Camii’nde olduğu gibi - Müslümanlar ve Yahudiler arasında bölünmesini talep ediyorlar.
Koalisyon hükûmetinde Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir gibi fanatik isimlerin yer alması ve Arap ülkelerinin İsrail’le ilişkilerini normalleştirme yarışına girmeleri de işgalcilere planlarını pervasızca hayata geçirme cesareti veriyor.