Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun PYD/YPG’ye Suriye’nin kuzeyinde işgal ettiği bölgelerden çekilmesi yönünde yaptığı uyarıyı Sky News Arapça kanalı, “Davutoğlu Kürtlerin IŞİD bölgelerinden çekilmesini istedi” şeklinde haber yaptı.
Sky News Arapça, Birleşik Arap Emirlikleri kanalı.
Gayet net bir açıklamayı çarpıtarak Türkiye’yi IŞİD’e kalkan oluyormuş gibi göstermeye çalışmasının ardında da BAE’nin Türkiye’ye beslediği düşmanlık yatıyor.
Bu düşmanlığın elbette birkaç nedeni var.
En önemlisi Ankara’nın Arap Baharı sürecinde diktatörlerin değil halkların yanında yer alarak özgürlük mücadelelerini desteklemesi.
Ayrıca Zayed’in oğullarının Müslüman Kardeşler düşmanlığı ve Erdoğan’ı Müslüman Kardeşler’in hamisi olarak görmesi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu BAE’den davet aldığını ve yakında Abu Dhabi’yi ziyaret edeceğini açıkladı.
İki ülke arasındaki ilişkilerin düzelmesi için Suudi Arabistan’ın devrede olduğunu biliyoruz.
Fakat bu normalleşmenin mevcut şartlarda gerçekleşmesi pek mümkün değil.
Yönetime yakın isimlerden siyasi bilimler profesörü Abdülhalık Abdullah, ziyaretle ilgili yorumunda, “BAE’nin şartları belli: Türkiye Müslüman Kardeşler’i desteklemeye ve Mısır’ın iç işlerine karışmaya son verecek. Gerisi sonra konuşulur” dedi.
Muhammed Bin Zayed’in istediği Erdoğan’ı Abdülfettah El Sisi’nin önünde diz çöktürmek.
Çavuşoğlu’nun ziyaretini de Arap kamuoyuna “Ankara ne yapıp edip bizimle barışmanın yollarını arıyor” şeklinde yansıtıyor.
Abu Dhabi, Arap halklarının özgürlük mücadelesini boşa çıkarmak için başlatılan karşı devrimin komuta merkezi.
Abdülfettah El Sisi’nin, Halife Hafter’in hatta Ali Abdullah Salih’in ve Beşşar El Esed’in destekçisi.
Arap coğrafyasında artık diktatörler tarafından yönetilmek istemeyen devrimci gençlerin hep birlikte hedef almaları gereken bir düşman.
Mısır’da askeri darbeyi ve Libya’da Hafter’e bağlı milisleri destekleyen Abu Dhabi’nin Arap halklarının özgürlük mücadalesini baltalamaya yönelik çabaları çok yönlü.
Taktiklerinden biri de rejim karşıtı cephede yer alıp muhaliflerin mücadelelerini içeriden baltalamak.
BAE, Yemen’de Ali Abdullah Salih’in veya oğlu Ahmed’in yönetimi yeniden ele almasını planladığı halde Suudi Arabistan öncülüğündeki Körfez koalisyonuna aktif bir şekilde katıldı.
Şimdi aynı taktiğe – El Esed ailesine kucak açmasına ve Rusya’nın müdahalesini desteklemesine rağmen – Suriye’de de başvurmak ve muhaliflere destek için oluşturulmaya çalışılan koalisyona girmek istiyor.
Bu tıpkı rejimle ve müttefikleriyle en ileri düzeyde işbirliği yapan PYD’nin müzakere masasına muhalifler tarafında oturmak istemesi gibi birşey.
Abu Dhabi’nin amacı masada olup “milis çeteleri” olarak adlandırdığı Ahraru’ş Şam, Ceyşu’l İslam gibi devrimin bel kemiğini oluşturan İslamcı grupları Beşşar El Esed sonrası oluşacak yönetimden uzak tutmak.
BAE Washington Büyükelçisi Yusuf El Uteybe, geçenlerde ünlü düşünce kuruluşu Uluslararası Stratejik Çalışmalar Merkezi (CSIS)’te yaptığı konuşmada, Türkiye’nin önceliğinin IŞİD değil Kürtler olduğunu iddia ettikten sonra, Suriye’de oluşturulacak yeni siyasi sistemden Müslüman Kardeşler’in kesinlikle yararlanmaması gerektiğini söyledi.
Bu zihniyette bir rejimin Türkiye’nin mevcut yönetimiyle ilişkilerini düzeltmesi beklenebilir mi?
Son bir not:
İncirlik’e BAE uçaklarının da geldiği söyleniyor.
Doğru olmamasını ümit ediyorum.
Çünkü bizim her şeyiyle Türkiye’nin önünü kesmeye ve yükselişini engellemeye çalışan BAE’yle yapacak hiçbir ortak operasyonumuz olamaz.