Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne savaş açtığı 7 Ekim 2023’ten bu yana işgal güçlerine askerî ve siyasi desteğini hiç esirgemedi.

İsrail ordusunun savaşta kullandığı mühimmatın ve masum sivillerin üzerine yağdırdığı tonlarca bombanın büyük çoğunluğu ABD’den geldi ve gelmeye de devam ediyor.

Washington savaşın başında bölgeye uçak gemileri göndererek tavrını zaten belli etmişti.

Buna rağmen tarafsız bir ülkeymiş gibi ateşkes görüşmelerine katıldı.

Gerçekte yapılan, İsrail’in istediği şekilde bir anlaşma imzalanması için Mısır ve Katar aracılığıyla Filistin direnişine baskı uygulamaktı.

Savaş devam ettikçe ve yayıldıkça ABD, savaşa İsrail lehine daha çok müdahil olmaya başladı.

İran’ın ve Hizbullah’ın füzeler ve insansız hava araçlarıyla düzenledikleri saldırılar karşısında İsrail’in hava savunma sistemleri yetersiz kalınca ABD yine işgalcilerin imdadına koştu.

Biden yönetiminin İsrail’e gelişmiş hava savunma sistemi ve asker gönderileceğini açıklamasıyla ABD artık savaşın içinde.

ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’dan yapılan açıklamada, kısa adı “THAAD” olan yüksek irtifa bölge hava savunma sistemine ait bir batarya ile sistemi çalıştırmakla görevli 100 askerî personelin İsrail’de konuşlandırılacağı ifade edildi.

Herhangi bir saldırıda o askerlerden birkaçı ölürse ABD’nin savaşa daha güçlü bir şekilde girmesi kaçınılmaz olacak.

ABD’nin bu adımı, İsrail’in İran’a düzenlemesi beklenen füze saldırısı sonrası İran’dan gelebilecek yeni bir balistik füze saldırısına hazırlık olarak yorumlanıyor.

Washington Post’un haberine göre, Netanyahu ABD’ye İran’ın petrol rafinerilerinin ya da nükleer tesislerinin değil, askerî hedeflerin vurulacağını söyledi.

Biden yönetiminin de İsrail Başbakanı’nın verdiği bu söz üzerine İsrail’e THAAD bataryası gönderdiği belirtiliyor.

Diğer bir ifadeyle İsrail İran’ı vuracak ancak saldırı kapsamlı bir savaşa yol açmayacak şekilde sınırlı olacak.

ABD de zaten İsrail-İran gerginliğinin bölgeye yönelik planlarını altüst edecek bir savaşa dönüşmesini istemiyor.

Hizbullah’ın pazar günü insansız hava araçlarıyla (İHA) Hayfa kentinin güneyindeki Golani Askerî Üssü’ne düzenlediği saldırıda dört askerin öldüğü, yedisi ağır 58 askerin de yaralandığı açıklanmıştı.

Saldırı savaşın başından bu yana Hizbullah’ın İsrail’e vurduğu en ağır darbeydi.

İsrail Başbakanı’nın önünde iki seçenek var:

Birincisi, İsrail ordusunun Lübnan’a saldırılarını durdurmak ve Hizbullah’ın kabul edeceği bir ateşkese razı olmak.

İkincisi ise Gazze Şeridi’nde yaptığı gibi intikam amacıyla daha ağır saldırılar düzenlemek ve sivilleri hedef alarak katliam gerçekleştirmek.

Netanyahu önceki gün Golani Askerî Üssü’nü ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, işgalci askerlere kendilerini yok etmek isteyenlere karşı zor bir savaşın içinde olduklarını ve Beyrut dâhil Lübnan’ın her yerinde Hizbullah’a acımasızca saldırmaya devam edeceklerini söyledi.

Bu açıklama İsrail Başbakanı’nın ikinci seçeneği tercih edeceğinin göstergesi.

ABD’nin vatandaşlarından Lübnan’ı derhâl terk etmelerini istemesi de bu ihtimali güçlendiriyor.

İsrail’in İran’a düzenleyeceği saldırı da muhtemelen ABD’de 5 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimlerinden önce gerçekleşecek.