Geçen hafta Salı günü akşam geç saatlerde, Gazze kentinin batısında iki ayrı polis noktasına intihar saldırısı düzenlendi.

Saldırılarda kontrol noktalarında görevli polis memurlarından üçü hayatını kaybederken, üçü de yaralandı.

Filistin İçişleri Bakanlığı’nın Gazze’deki sözcüsü, eylemcilerin kimliklerinin tespit edildiğini ve soruşturma tamamlandığında kamuoyuna daha ayrıntılı bilgi vereceklerini söyledi.

Gazze Şeridi, yaklaşık iki milyon civarında insanın yaşadığı küçük bir coğrafya.

Herkes herkesi aşağı yukarı tanıyor.

Dolayısıyla eylemcilerin kimliğinin kısa sürede belirlenmesi zor değil.

Önemli olan düğmeye basan ve söz konusu kişileri harekete geçirenlerin ortaya çıkarılması.

Gazze Şeridi’nde Hamas’a karşı DAEŞ’i sahaya kim sürdü?

Bu sorunun cevabı bulunursa, saldırılarla elde edilmek istenen sonuç da daha iyi anlaşılacak.

Muhtemel şüphelilerin başında İsrail’in geldiğini söylemeye gerek yok.

Fakat işgalcilerle ortak hedefleri olan bir başka ülkenin veya Ramallah’taki yönetimin işin içinde olabileceği ihtimali de göz ardı edilmemeli.

İstihbarat örgütlerinin kullanışlı maymuncuğu kanlı terör örgütü, geçen hafta sadece Gazze’de değil Yemen’in geçici başkenti Aden’de de kendini gösterdi.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin desteklediği ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyi’ne bağlı el-Hizam el-Emnî adlı milis grubunu hedef alan bombalı saldırıyı, DAEŞ üstlendi.

Terör örgütünün bu saldırısı BAE’nin terörle mücadele bahanesiyle Aden ve Ebyen’de Yemen ordu birliklerine hava saldırıları düzenleyerek büyük bir katliam gerçekleştirmesinin hemen ardından geldi ve Abu Dhabi’yi oldukça sevindirdi.

Saldırı adeta BAE’nin iddiasının doğru olduğunu göstermek amacıyla yapılmıştı.

Bu arada Yemenli gazeteciler ve aktivistler Aden’de DAEŞ bayrağı açan bazı örgüt üyelerini el-Hizam el-Emnî komutanıyla birlikte gösteren bir fotoğraf yayınlayarak terör saldırısının arkasında katliamı haklı çıkarma çabasındaki BAE’nin olduğunu iddia etti.

DAEŞ’in üstlendiği saldırı ayrıca Associated Press’in Ağustos 2018’de “US allies, al-Qaida battle rebels in Yemen” başlığıyla yayınladığı araştırma dosyasını yeniden gündeme getirdi.

Söz konusu dosyada, Suudi Arabistan ve BAE’nin Yemen’de El-Kaide’yle işbirliği ve örgüt üyelerinin BAE’nin kurduğu milis güçlerine katıldıkları anlatılıyor.

DAEŞ eylemlerinin hortlatılarak istismar edilmesi hâlâ başvurulan bir oyun.

Kirli planların terörle mücadele adı altında hayata geçirilmesi için vahşi terör örgütü paravan olarak kullanılıyor.

Batı’daki DAEŞ algısının farkında olan BAE, liderlerinin uluslararası mahkemelerde yargılanmasını gerektirecek bir katliamı aynı taktikle ve algı operasyonuyla aklamaya çalışıyor.

Abu Dhabi’nin Yemen’de desteklediği milislerin başındaki Hani bin Braik de oldukça karanlık bir isim.

Etiyopya’nın başkenti Adis Ababa’da Yemenli bir baba ve Etiyopyalı bir annenin çocuğu olarak 1974’te dünyaya gelen Bin Braik, 1990 yılında babasıyla Yemen’e döndü.

Bir yıl sonra El-Kaide’ye katılarak Afganistan’a savaşmaya gitti.

1994’te Yemen’e geri dönen Bin Braik, şu an BAE’nin Yemen’de kurduğu paralı milis güçlerini yönetiyor.