Yeni yılın ilk günlerini yaşıyoruz… Bugün yeni Türkiye’nin yeni yılının yeni destek paketlerine kısaca göz atmak istiyorum.

Gıda, tarım ve hayvancılıkta üretim planlamalarını yeniden yapılandıran, sürdürülebilirliği önceleyen “yeni destek modeli” 2025 yılında hayata geçiriliyor.

Burada en önemli husus, destek tutarlarının üretim döneminden önce açıklanıyor olması. Üretici hangi bölgede, hangi ilçede, hangi ürüne ne kadar destek alacağını bilerek ekim faaliyetine başlıyor.

Bir diğer güzellik daha var; o da aile işletmelerinin bu destek modelinde pozitif ayrımcılığa tabi tutulması. Sadece aile işletmeleri de değil, gençler ve kadın üreticiler de ilave destekler alabilecekler.

Bu “pozitif ayrımcılık” çok ama çok önemli. Yıllardır bu konuyu anlatmak istiyorum. Âdeta dilimde tüy bitti; aile işletmelerinin yaşatılması gerektiğini haykırdım. Türkiye’nin geleceğinin “aile işletmelerinin ayakta kalmasına bağlı” olduğunu savundum.

Millet olarak bugüne kadar elde ettiğimiz zaferleri, mikro ölçekli aile işletmelerinin varlığına borçluyuz. Tarım, hayvancılık ve gıda ne kadar endüstrinin kontrolüne girerse o kadar tekelleşir. Tekelleşen sektörler ülkemizin geleceği adına tehdittir, tehlikedir. Üretim anlamında, tohum anlamında, istihdam anlamında, tedarik anlamında, arz anlamında, tüketim anlamında tehlikedir. Toplum sağlığı anlamında tehlikedir. Böylesine tehlikelerle karşılaşmamak için “aile işletmelerinin ayakta tutulması” hayati önem taşıyor.

Bu kısa tespitten sonra biz yine destek ödemelerine ve yeni tarımsal müjdelere dönelim.

Destek ödemeleri çok önemli ve çok büyük rakamlara ulaşıyor. 2024 yılında tarım ve hayvancılık alanında 91 milyar lira doğrudan destek ödemesi yapılmış.

Esas bomba 2025 yılı için. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’dan 2025'te 135 milyar lira destek ödemesi yapılacağını öğreniyoruz.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yeni destek modelinde bir uygulama dikkati çekiyor. “TarımCebimde” uygulaması. Türkiye’de çiftçiler birçok konuda bu uygulamayla hayatlarını kolaylaştıracaklar.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ve ekibinin Türk tarımına büyük katkıları oldu. Bu açıdan Sayın Bakan’ı tebrik ediyorum. Elde edilen başarılar Türk tarımı için büyük kazanımdır; yeter ki adil, şeffaf ve sürdürülebilir olsun.

Bu kadar yeniliğin içinde “karekod” uygulamasını es geçemeyiz. Karekod uygulamasıyla tüketiciler cep telefonlarından karekod okutarak gıda üretimi ve satışı yapan işletmelerle toplu tüketim yerlerinde Bakanlığın denetim bilgilerine ulaşabiliyor.

Dedik ya Bakan Yumaklı’nın icraatları hayli fazla. Bunlardan bir diğeri de “Tarımsal Yatırım Rehberi” çalışması. Tarım ve hayvancılık alanında yatırım yapacak girişimcilere yol gösterecek rehber 81 vilayet için hazırlanıyor ve çok yakında sektörün hizmetinde olacak. Şu kadarını söyleyeyim; bu uygulama hizmete başladığı gün Türk tarımı bir devrim yaşayacak. Yeter ki iyi anlatılabilsin!

Yeni hamlelerden bazıları şu şekilde sıralanıyor; yenilikçi ürünler geliştirilmesi, Organize Tarım Bölgeleri projesi, fonksiyonel gıda üretimi girişimleri, sayısı artırılan Veteriner Yol Kontrol İstasyonları, hayvancılık aşı uygulamaları, Arıcılık Eylem Planı, yeni bal ormanları, kesimhanelerde uzaktan erişim ile izlenebilecek kamera sistemi kurulmasının zorunlu hâle getirilmesi, Kalıntı Eylem Planı’nın geliştirilmesi, biyolojik ve biyoteknik mücadele seferberliği…

Özetle 2024 yılı Türk tarımı için bir milat oldu. Yeni üretim planlamaları, sözleşmeli tarım uygulamaları, işlenmeyen tarım arazilerinin etkinleştirilmesi, tarım sayımları… Devrim niteliğinde düzenlemeler yapıldı.

2025 yılı ise umutlu bir başlangıç… 2024’te yapılanların tabana yansımasını 2025 yılı ve sonrasında görmeye başlayacağız. Yapılan yeniliklerden geri adım atılmazsa 2028 yılından itibaren muazzam geri dönüşler alınacak. Bekleyip göreceğiz.

Hiç mi problemlerimiz yok? Olmaz mı! Mesela hibrit tohum dayatmasından kurtulmamız gerekiyor.

Kimyasal ilaç yani zehir muammasına son vermeliyiz. 2025 yılı bu konuda bir fırsat yılı olabilir. Bakanlığın kararlı duruşuyla küresel zehir markaları ülkemizden kovulabilir; böylece hem topraklarımız hem çiftçimiz hem de tüketicilerimiz kurtulmuş olur.

Gıda güvenliği konusu… Bugüne kadar denetimler yapıldı, cezalar kesildi ama gıda güvenliği yaramız gittikçe büyüyor! Tehlike gittikçe yaklaşıyor. Bu konuda millî seferberlik ilan edilmeli. Devlet-millet birlikteliğiyle bu tehlikeyi bertaraf etmeliyiz.