Bize yalnızlığı anlatıyorlar. Biz yalnız kalmayı bilir lakin kimsesiz olmaya inanmayız. Zira yalnızlık kimsesiz olmak demek değildir. Ama onlar bunu anlamıyor ve anlamadıklarından bizim bu halimizi idrak edemiyorlar.
Modern dünya önce insanı kendinden uzaklaştırıyor, kendine yabancı, aslına yabancı hatta nesline, inandığına ve kendine yabancı bırakmak istiyor. Sonra içinde olduğu toplumdan soyutlayıp tamamı suni tamamı, sahte ve tamamı yalan bir dünyaya alıştırmak istiyor onu. Ve nihayetinde yalnızlaştırıyor. Ve yalnız olmak insanın fıtratına uymuyor ki.
Bu yalnızlık dediğim bizim mukaddes saydığımız uzlet manasında bir yalnızlık değil. Zira öylesinde ve öylesi bir yalnızlıkta insan Allah’ı hatırlıyor. Lakin bu başka, bambaşka bir yalnızlık… Aslında adı da bu olmamalı yalnızlık denmemeli buna. Zira bunun adı kimsesizlik… Bizim inancımızda insan yalnız kalır lakin yalnız bırakılmaz. Zira Allah, kulunu yalnız bırakmaz. Yani inanmış olan insan kimsesiz olmaz.
Şair belki de en tenha ve en hüzünlü olduğu anda hakikati bilip ve ta sinesinde hissedip de tam şöyle söylüyor ve sus serpiyor yangınımıza;
Kimsesiz hiç kimse yok, var herkesin bir kimsesi
Kimsesiz kaldım yetiş ey kimsesizler Kimsesi
…
Biz yalnızlığı o mübarek yetimden öğrendik aslında. Bir mağara ıssızlığında yalnız kalmış ama kimsesiz olduğuna inanmamış Hz. Peygamber’den öğrendik. O’nun gibi bir yalnızlığı, O’ndan duyup, O’ndan işitip talim ettik hatta taklit ettik çoğu zaman. Zira herkesin bir Hira’sı vardı ya da olmalıydı. Kendini kaybedecek, insanları terk edecekse de Rabbini bulacağı bir Hira’sı. Sonra bir Sevr yalnızlığıydı bizimkisi en fazla. Herkesten tenha ve herkesten ırak olduğun anda. Tam da en hüzünlendiğin ve en kuvvetsiz olduğunu hissettiğin anda Hz. Peygamber gibi ve belki de kendi kendine “Hüzünlenme! Allah bizimledir” demektir o mukaddes yalnızlık.
Yani ki inana yalnız olmak varsa da kimsesiz olmak ve kimsesiz kalmak yoktur.
…
Şimdi, tam da bu zamanda, bizim yaşadığımız ya da sadece yaşlandığımız belki bu zamanda, ahir zamanda yani bizi bizden söküp almak dileyenler bizi yalnızlaştırıp evvela kendimizden uzaklaştırıyorlar. Sonra kimsesizleştirip de Hira’mızı kaybettirmek istiyor ve çare diye onların sahte tabiplerine, hilelerine ve dermandan çok dert olan ilaçlarına sarılalım istiyorlar.
Yalnızlık, bizim vaktimizin vebası ve çaresi zaten hasta olanların elinden gelecek değil ki. Bizim dermanımız yine bizdedir, elimizdedir, gönlümüzdedir. İnanmak yalnız olmadığını bilmek demektir bence. Ellerini duaya açan her kimse “yalnız değilim” diye haykırmaktadır âleme.
…
Yalnız değiliz. Zira Allah bizimledir…