Demek “bu süreci üç-beş yiğit adam sona erdirir” öyle mi?

Hem de “AK Parti seçimde yüzde 60 oy da alsa bu dönem ve bu süreç bitmiştir” diyorsunuz!

Vay be!

Sanırım şöyle bir türkü vardı: “Arap atı gibi sallar başını / Ne söyledim yaktın kara kaşını / Kara gözlüm sil gözünün yaşını.”

Eğer öyle ise… Yok mu üç-beş yiğidiniz!

Yoksa siz, 7/24, başta televizyon ve gazeteler olmak üzere, Twitter, Facebook, Instagram gibi sosyal medyada kaos tellallığı yapan bu insanları “yiğit” yerine koymuyor musunuz!

Ne yani, Dumanlı, Bulaç, Türköne, Avcı, Ilıcak, Baransu yiğitlik yapmıyorlar da amuda mı kalkıyorlar!

Onları bir adım geriden destekleyen, başta Charlie Hebdo fedaileri Ceyda ve Çetinkaya olmak üzere Özkök, Sazak, Özdil, Çölaşan ve Dündar gibiler yiğit değillerse zıvanadan mı çıkmışlar!

Sizde yiğitliğin anlamı kışkırtıcılık ve yıkıcılık değil miydi?

Bu yüzden de sizi ve onları tüm faşistler ayakta alkışlamıyor mu?

Şapka çıkarmıyorlar mı bu davranış ve söylemlerinize şeddeli Kemalistler ahalisi!

Sahi; nasıl okumalıyız bunca saçmalık, küstahlık ve bu”bab”dan olan tezviratlarınızı?

Hadi siz söyleyin bari!

Mesela, Edille-i Şer’iye üzerinden olur mu?

Ya da demokrasi ve laiklik üzerinden!

Hatta “dinler arası diyalog” da olabilir!

“Ya şundadır ya bunda helvacının kı-zın-da”.

Ama o da ne!

Hiçbirinde de değil!

Yani anlayacağınız, sizde hak, hukuk, edep, izan, nezaket, ahlâk ve terbiye yok!

Seçim falan hikâye sizin için!

Halkın büyük çoğunluğunun rey verdiği birisi sizin gözünüzde asla meşru değil; çünkü siz hayatta her şeye gayri meşru gözlerle bakıyorsunuz.

Geçenlerde, bir köşe yazımda “siz ne ayaksınız” dediğimde çok kızmıştınız.

O halde başka şekilde sorayım şimdi: Siz gerçekten ne içiyorsunuz?

Siz hiç dönüp bakmıyor musunuz kendinize?

Sormuyor musunuz: “Biz son devrin en alçak zihniyetiyiz” diye.

Ama inanın ki, öylesiniz.

Şu düşünce ve zihniyetinizi otoban kenarına bıraksanız, dönüp bakan bile olmayacak.

Diyeceksiniz ki bizde bunu kavrayacak zihin nerde!

Hem zaten feraset de müminde bulunurdu.

Yani; yüzünü HaKotel HaMa’aravi’ye değil, Beytullah’a çevirende.

Sahi, HaKotel HaMa’aravi (Ağlama Duvarı) dedim de aklıma geldi.

“Her devrin güleni” olan sizler, 40 yıllık zaman zarfı içinde neden sadece Refah-Yol ve AK Parti döneminde ağlamaya başladınız biliyor musunuz?

Çünkü sizin otoriteniz ağlıyordu!

Rahmetli Erbakan ve Erdoğan ile mutlu olmadı İsrail, hiçbir zaman!

Bu yüzden de siz de mutlu olamadınız.

Hem onlar mutsuzken siz nasıl mutlu olabilirdiniz ki!

Bu bağlılık ve bağımlılığa da ihanetti.

Adınız evrensel ihanetçiliğe çıkardı sonra.

Şimdi AK Parti’den bir ricada bulunuyorum.

Lütfen İsrail’le tekrar masaya otursunlar.

Yoksa sizin “hoşt” olmaya niyetiniz yok.

Hem İsrail Ahronot gazetesinin önemli yazarlarından Smadar Perry bile demiyor mu, 

“Erdoğan’ın amacı Büyük Türkiye’yi ilan etmek!”

İşte bütün mesele bu!

Yani bu sizin değil, İsrail’in kavgası.

Bu yüzden de size ne oluyor demiyorum.

Çünkü Siyonist bağımlılar ile haşhaşi erenleri aynı duvara ağlıyorlar.