Cizre’de 1993-95 yıllarında 21 kişinin gözaltında kaybedilmesi ve faili meçhul cinayetle öldürülmesiyle ilgili görülen davada, aralarında Albay Cemal Temizöz’ün de bulunduğu 8 sanığa Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde beraat kararı çıkmış.
Hani şu darbe dönemlerinde Doğu ve Güneydoğu’da cellât gibi dolaşıp aldıkları insanları bir daha geri getirmeyen beyaz Toros’lular yani…
İşte o beyaz Toros’lardan sorumlu oldukları iddia edilen o kişiler hakkında yüce mahkeme “beraat kararı” vermiş!
Şakağında kurşun izi bulunan ancak nüfus müdürlüğünde ölüm nedeni olarak “kalp krizi” kaydı düşülen Ramazan Elçi’nin kardeşi Nurettin Elçi mahkemede ağabeyi için, “Ben ağabeyimle 1994 yılında Cizre’de dükkân işletiyordum. Yanlış hatırlamıyorsam Şubat’ın 14’ü idi. Dükkâna 2 sivil geldi. ‘Ramazan ve Nurettin Elçi’nin dükkânı burası mı?’ diye sordular. Ağabeyim de ‘evet’ cevabını verince, ‘İkiniz de emniyete gelip ifade verip tekrar geri geleceksiniz’ dediler. Bu sırada dükkânda müşteriler vardı ve çoğunlukla köylerden gelen kimselerdi, isimlerini şu an hatırlamıyorum. Bu sırada gelenlerden biri sert bir şekilde, “Müşteriler dışarı çıksın, biz dükkânı kapatıyoruz” dedi. Ben de elime bir teneke yağ alıp müşteri gibi dışarı çıktım. Ağabeyimi rengini tam hatırlamadığım 21 plakalı, siyah camlı Toros’a bindirdiler ve emniyete doğru götürdüler. Eve gittim, çıkmadım. Çıksaydım şu an burda olmayabilirdim. Annem aynı gün gidip savcılığa dilekçe verdi. Birkaç gün sonra adliyeye gittim. Hastanede bir ceset olduğunu duyunca ‘Ağabeyim olabilir mi’ diye gittim. Tabutu açtım, ağabeyim Ramazan olduğunu gördüm. Şakağında bir kurşun izi vardı” demişti.
Ramazan Elçi’yi öldürürken de devlet adına yaptılar, şakağında kurşun yarası olduğu halde nüfus müdürlüğündeki ölüm kaydına ‘’kalp krizi’’ yazarken de…
İşte AK Parti, 13 yıldır o eski, köhne ve dehşetengiz devleti dönüştürmek için uğraş veriyor.
Devleti her şeyden kutsal gören o anlayışa artık bir son vermek istiyor.
O Anayasa’yı, o sistemi, o hukuksuzluğu ve o kahrolası zulümleri kökünden söküp atmak istiyor.
Tüm şer güçlere ve tüm ayak oyunlarına rağmen bu ülkede bu acıların bir daha yaşanmaması adına bir çaba sarf ediyor.
HDP ve CHP’nin de şikâyetçi olduğu o tıkanmış sistemi ve bu ülkeyi idare etmekten aciz olan 12 Eylül Darbe Anayasası’nı değiştirmek istiyor.
Bunun için çabalıyor, bunun için çırpınıyor.
Yukarıda örneklerini verdiğim uygulamalar uzun yılların yerleşik zihniyeti sonucu özellikle bölge insanına hayatı zindan etmişti.
Bunun öncesi de vardı, sonrası da…
Bakın son olarak 28 Şubat Darbesi ile şu anda hâlâ cezaevinde bulunan yüzlerce insan, hiçbir silahlı ve silahsız eyleme katılmadıkları halde sadece camilerde Kur’an dersi verdikleri için senelerdir zindanlarda çürüyor.
İşte 1 Kasım, bu ülkenin bu sorunlarını çözmeye dair bir değişim gerçekleştirdiği takdirde bir zafere dönüşür, bir anlam ifade eder.
Bu yüzden AK Parti, hükümeti kurduktan sonra ilk iş ve icraat olarak özgür bir Anayasa için adım atmalı.
Bu ülkede bir daha birilerinin devlet adına Ramazan Elçi’leri öldürmesine izin vermemek için.
Şu anda yıllardır hâlâ cezaevlerinde tutuklu bulunan ve sırf camilerde Kur’an dersi verdiler diye gencecik Müslümanları Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs iddiasıyla müebbet hapse mahkûm etmenin önünü kapatmak için.
Hem o kirli sistemin geçmişini temizlemek hem de bu ülkenin geleceğine bir aydınlık kandil yakmak için…
Dahası bu ülkenin özgürleşmesi ve sivilleşmesi için…
Yeni Anayasa şart, hem de acilen…