Türkiye tarihinin en hayati öneme haiz süreçten geçerken herkesi özellikle de ülkenin geleceği üzerinde samimiyetle kafa yoranları şu iki soru yakinen ilgilendiriyor:
1- AK Parti yeniden tek başına iktidar olabilecek mi?
2- Bundan da önemli olan ve bu sonucu doğrudan etkileyecek olan, “AK Parti, seçmenin uyarılarını dikkate değer bulup milletvekilliği profilinde çıtayı yükseltmek başta olmak üzere duruşunu yenileyebilecek mi?
Girdiği her seçimden bir öncekine oranla oyunu arttırarak çıktığı için AK Parti’de “kimin aday olduğu” sorusu pek sorulmazdı.
Bir şekilde listeler oluşturulur, seçimlerden zaferle çıkılırdı.
Ancak.. 7 Haziran’da seçmen “bir dakika” deyip inisiyatifi ele aldı.
AK Parti’ye “kendini gözden geçir” ihtarı yaptı.
“Seni iktidara en yakın yere koyuyorum; ama 1 Kasım’da sağlıklı bir muhasebe yapmazsan bu sefer uyarımın şiddeti yüksek olabilir” dedi.
Başa dönelim: “Türkiye tarihinin en zor günlerinden geçiyor” dedik.
Bu zorlu geçitte yol arkadaşları ve hedef konusunda bir tereddütte mahal vermeksizin zihinleri ve gönülleri saflaştırmak başarı için iki önemli şart.
Peki AK Parti 7 Haziran seçimlerinde seçmenin ilgisine sunup tek başına iktidar olamamakla yüzleştiği kadroda ne kadar değişiklik yapacak?
Zor zamanları salon beyefendileriyle, ikbal peşinde koşanlarla, derdi, davası olmayanlarla aşmak tarihin hiçbir devresinde vaki olmuş değildir.
PKK’nın, Paralel örgütün, Aydın Doğan’ın, bir grup sermayedarın ve mebzul miktardaki partinin “ittifak” ettiği cepheye karşı AK Parti, kendini, arkadaşlarını gözden geçirmek, ciddi bir değişiklik yapmak zorundadır.
AK Parti bir ideale işaret edecek, o ideali, kadroları söz ve eylemleriyle bir heyecan dalgasına dönüştürerek yurt sathına yayacaklar.
Başka yolu yok.
AK Parti Türkiye’de ve ümmet coğrafyasında hatırı sayılır hizmetler yaptı.
İktidarı müddetince diğerlerinin toplamı kadar bu ülkeye katkı sundu.
Bütün bunların kalıcı olması, artarak devam etmesi için bir de ruh lazım, ideal lazım, aşk lazım.
AK Parti’ye koltuk elde etmek, zenginleşmek, terfi etmek için sokulanların bu saatten sonra partiye ve ülkeye verebilecekleri bir şey kalmamıştır.
Bu günden sonra AK Parti iktidarının kendisine ne katacağını düşünen ve hesaplayan değil, AK Parti’ye ne katacağını vaat eden ve buna inanan adaylara ihtiyaç vardır.
Zaman bu ağır davaya omuz verme zamanıdır.
Bunun için de AK Parti’ye düşen öncelik, aday seçiminde yüreğini ortaya koymalıdır.
Kendini iyiliğe adamış insanlardan “erdemliler” topluluğu oluşturacak bir liste çıkarmalıdır AK Parti.
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, iyi işler iyi insanlarla yapılır.
Recep Tayyip Erdoğan için başlatılan “yok edici kampanya” seçmenin yürek tellerine dokunularak aşılabilir.
Onların savaşları Erdoğan’ın itikadı, duruşu ve gelecek tasavvuru iledir.
AK Parti, kendisini hedef alan şer ittifakına karşı bu duruşu, itikadı, gelecek tasavvurunu öne çıkarmalı, buna hürmet eden, aşkla iş tutan kadronun omuzlarına sorumluluk yüklemelidir.
Şimdi kitabın ortasından konuşmanın zamanıdır.
Başarısızlığın yüzü soğuktur ve hiç kimse bu vebali üzerine almak istemez.
Derdimiz şu kadar kişinin mazbata sahibi olması değildir.
Mazbataların, görev ve yetkilerin ehillerine verilmesidir.
Unutulmamalıdır ki AK Parti, bir parti olmanın ötesinde ümmeti bir arada tutmayı hedef edinmiş bir harekettir.
Bunun için saygın adımlar atmış, büyük bir coğrafya ile ciddi ilişkiler kurarak kardeşlik bağlarının yeniden tesisi için çaba vermektedir.
Bir gayesi olmayan, “ahir ömürde bir de mazbata alayım” derdinde olanlar, bir müdahaleye gerek kalmaksızın kenara çekilseler keşke, şu “yakinimdir” belası ile bunca veballi bir vazifeye ehil olmayanlar taşınmasa. Keşke..