ABD’de yapılan başkanlık seçimlerini kazanan Donald Trump, ikinci başkanlık döneminde birlikte çalışmayı planladığı kabine üyelerini açıkladı.
Trump’ın kamuoyuna duyurduğu isimler Senato’dan onay aldıktan sonra görevlerine başlayacaklar.
Açıklanan kabine üyeleri 7 Kasım’daki seçimlerde Cumhuriyetçi Parti adayına oy veren Müslümanları hayal kırıklığına uğratacak nitelikte.
Reuters’a konuşan Amerikalı Müslüman liderlerden Rex Nazarko’nun, Trump’ın kabinesini “tamamen güçlü bir şekilde İsrail ve savaş yanlısı neo-conlarla doldurulmuş” olarak nitelemesi yaşanan hayal kırıklığını yansıtıyor.
Trump’ın başkan seçilmesinin Türkiye için daha iyi olacağını düşünen ve beklentilerini yükseltenler arasında da benzer bir endişe söz konusu.
Bu arada, Trump’ın net bir seçim zaferi elde etmesine ve yeniden seçilme kaygısının bulunmamasına, Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi’nde ve Senato’da çoğunluğa sahip olmasına bakılarak Ocak 2025’te göreve başlayacak seçilmiş ABD Başkanı’nın “her istediğini yapabileceği” havası estiriliyor ki bu doğru değil.
Önceki başkanlık dönemine göre her ne kadar daha güçlü ve rahat olsa da Trump’ın elinde sihirli değnek yok.
Seçim kampanyaları sırasında söylenen birçok sözün fiilen göreve başlayıp realiteyle yüz yüze gelindiğinde unutulduğu bir gerçek.
Trump, birinci başkanlık döneminde İran’la nükleer anlaşmadan çekilme ve Kudüs’ü İsrail’in başkenti kabul etme gibi kararlara imza atmıştı.
Ancak Amerikan askerlerini Suriye’den çekmeyi ve Filistin davasını tasfiyeyi hedefleyen “Yüzyılın Anlaşması” adlı projeyi hayata geçirmeyi başaramadı.
Beyaz Saray’a yeniden yerleştiğinde içeride ve dışarıda birçok sorunla boğuşmak zorunda kalacak.
Savaşları sona erdirme sözü vermişti ama pratikte bunu yapmak seçim kampanyası sırasında vadetmek kadar kolay değil.
Trump ilk sınavını Lübnan’da verecek.
İsrail’in başlattığı savaşlar sona ererse koltuğunu kaybedeceğinin farkında olan Netanyahu’yu ateşkese ikna etmesi gerekecek.
Hizbullah ateşkes müzakerelerini yürütmesi için Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri’ye yetki vermiş ve ABD’nin ateşkes önerisi Beyrut’taki Amerikan Büyükelçisi aracılığıyla Berri’ye iletilmişti.
Trump da İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ile yaptığı görüşmede, İsrail ve Hizbullah arasında ateşkes sağlanmasını öngören teklifi onayladığını, göreve başlamadan önce ateşkesin uygulanmasını umduğunu söylemişti.
Netanyahu ve hükûmetindeki fanatik bakanlar, olası bir ateşkes anlaşmasında İsrail ordusuna “Lübnan topraklarında operasyon yapma özgürlüğü” verilmesini istiyorlar.
Hizbullah ise bunu kabul etmiyor.
Berri de zaten önerinin böyle bir madde içermediğini açıkladı.
Hizbullah’ın bir diğer itirazı da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararının uygulanmasını kimin denetleyeceğiyle ilgili.
Örgüt, anlaşmanın uygulanmasını denetlemek amacıyla kurulması önerilen komitede Batılı ülkelerin yer almasına karşı.
Hizbullah’ın itirazı üzerine öneri revize edilirse önerinin yeni hâlinin Netanyahu tarafından reddedilme ihtimali var.
İsrail ve Hizbullah arasında 20 Ocak’a kadar ateşkes sağlanamazsa Trump’ın ikinci başkanlık döneminde her istediğini yapabileceğini zannedenler de hayal kırıklığına uğrayacak.