TUSAŞ’a yönelik terör saldırısında beş şehidimiz, 22 gazimiz var. Allah şehitlerimize rahmet etsin, gazilerimize acil şifalar versin. Milletimizin başı sağ olsun, devletimiz ilelebet var olsun.
Terör saldırısı sonrasında haklı olarak “Bu saldırının gayesi neydi? Kime, ne mesaj vermeyi amaçlıyordu?” sorusu dile getirildi.
Zira biz biliyoruz ki terör örgütleri ve onları kullanan kuklacılar amaçsız, hedefsiz kör bir şiddet üretmezler.
Terör saldırılarının ana hedefi askerî olarak bir bölgeyi ele geçirmek de değildir. Terör saldırılarının an hedefi, bir korku iklimi yaratarak siyasi mesaj vermektir.
Dolayısıyla bu saldırının bir vekil örgüt olan PKK terör örgütünü kullanan kuklacılar tarafından mutlaka bir ya da birden çok mesaj verme kaygısıyla gerçekleştirildiğini söyleyebiliriz.
Öncelikle mekân açısından baktığımızda TUSAŞ’ın hedef alınmasının temel nedeni, Türk havacılık ve uzay sanayisinin; SİHA, İHA ve diğer alanlarda son 15 yılda yapmış olduğu atılımlarla terörün belinin kırılmasında büyük bir rol oynamış olmasıdır.
Bunun da ötesinde havacılık ve uzay sanayisi, savunma sanayisi alanında en kritik teknolojilerin geliştirildiği ve devletlerin birbirine üstünlük kurduğu bir sahadır.
Dolayısıyla Türkiye’nin savunma sanayisinde yapmış olduğu atılımların merkezinde havacılık ve uzay sanayisi bulunmaktadır.
Bu atılım Türkiye’nin dış politikada büyük mücadeleler vererek geliştirdiği stratejik otonomisini destekleyen sacayaklarından birisini teşkil etmektedir.
Havacılık ve uzay sanayisinde geliştirilen kritik teknolojilere bakıldığında bu konudaki siyasi irade ve yatırımlar devam ettiği takdirde, önümüzdeki 10 yıl içerisinde Türkiye’nin bu alanda tam bağımsızlığa kavuşacağını görüyoruz.
Bundan dolayı Türkiye’nin havacılık ve uzay sanayisi hedef alınmıştır diyebiliriz.
Diğer taraftan Cumhurbaşkanımızın Tataristan’ın başkenti Kazan’da BRICS toplantısına katıldığı bir günde, Kahramankazan’da böyle bir terör saldırısının gerçekleşmiş olması da Türkiye’nin dış politikada stratejik otonomisini güçlendirmek için attığı adımlara yönelik bir mesaj olarak okunabilir.
Yine FETÖ elebaşının Amerika Birleşik Devletleri’nde ölmesinin hemen ardından 15 Temmuz darbe girişiminin merkezi mürtet hava üssüne ev sahipliği yapan Kahramankazan’da böyle bir terör saldırısının gerçekleşmiş olması da manidardır.
Bütün bunlara ilaveten Devlet Bahçeli Bey’in PKK’ya yönelik teslim ol çağrısının hemen ertesi günü, bu derece provokatif bir saldırının gerçekleşmiş olmasını PKK’yı kontrol eden kuklacıların bir cevabı olarak okuyabiliriz
Saldırı sonrası PKK cenahından gelen çelişkili açıklamalar, birçok aktör tarafından kontrol edilen PKK içerisindeki farklı fraksiyonların varlığına işaret etmektedir.
Bu terör saldırısının emrini veren kuklacıların yukarıdaki mesajlardan bir ya da birkaçını vermeyi hedeflediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Gördüğünüz gibi bölgemiz ve dünya çatışmalı bir döneme girerken Türkiye’nin bu süreçte zayıf bir şekilde pozisyon almasını isteyen aktörler ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Türkiye oynanan oyunun, kurulan kumpasın farkındadır ancak bu zor oyunu bozacaktır.