Son dönemlerdeki ekonomik verilere şöyle bir göz attığımızda dünyanın hiçbir yerinde arzu edilen düzeylerde sonuçlar alınamıyor.
Bu durumun onlarca hatta yüzlerce sebebi bulunmaktadır ki konuyla ilgili derinlemesine çalışan ülkelerin görünümleri diğerlerine göre biraz daha iyi durumdadır.
Aslında sadece derinlemesine çalışmak tek başına yeterli değildir. Derinlemesine çalışmanın yanında elde edilen dataların iyileştirilmesi konusunda da somut adımların atılması gereklidir.
İfade etmeye çalıştığımız konular özelde her ülkenin kendi içerisinde yapması gerekenleri içermekte olup ülkelerin kendilerine has özellikleri perspektifinde de atmaları gereken birçok adım bulunmaktadır.
Ülkelerin ekonomik gelişmişlikleriyle ilgili konularda gerçekleştirdikleri ihracat ve ithalat rakamlarının çok ama çok büyük etkisi vardır.
Yüksek etkisi olan bu iki konuda iyi konumda olan ülkeler içinden geçilen zor dönemi diğer ülkelere göre biraz daha rahat atlatabilecek kapasiteye sahiptirler.
Ama ihracat ve ithalat noktasında optimal bir görünüme sahip olamayan ülkelerin zorlu olan bu dönemi rahat atlatmaları pek kolay gözükmemektedir.
Ülke olarak bizim de maalesef ithalat ve ihracat verileri istenilen düzeylerde değildir.
İthalatımız yüksek düzeylerde artarken ihracatımız aynı oranda artmamaktadır.
İthalatını yaptığımız kalem sayısı her geçen gün artarken ihracat tarafında gerek ihracatı yapılan kalem sayısında gerekse de ürünlerin çeşitleri anlamında ciddi anlamda bir artış göremiyoruz.
Görünüm böyle olunca da Türkiye’nin alması gereken önlemleri zaman geçirmeden uygulamaya koyması gerekmektedir.
Önlemlerin başlıca olanlarını şu şekilde sıralamak mümkündür;
Öncelikle ithalat ve ihracat arasındaki dengeyi çok iyi kurgulamak zorundayız.
Bu amaç çerçevesinde de ithalat yaptığımızda yurtiçinden döviz çıkışı olurken ihracat yaptığımızda yurtdışından gerçekleştirdiğimiz döviz alışı dengesini de hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayarak hareket etmeliyiz.
Dolayısıyla da ihracattaki artış hızımızın ithalatta ki artış hızının çok çok üzerinde olması son derece önemlidir.
Dün açıklanan verilerle sanayi üretimimiz şubat ayında yıllık bazda beklenilen yüzde 9 oranının çok üzerinde bir oranla yüzde 13.3 artmıştır. Bu şekilde ki artışları devam ettirmenin yanında sanayi de ürettiğimiz ürünlerin katma değeri yüksek ürünler olması konusunun üzerinde fazlaca durmalıyız.
Hele bu ürünler ihracatı yapılan ürünler ise konunun ehemmiyetiyle ilgili olarak üzerinde daha da hassas çalışılmalıdır.
İhraç edilen ürünlerin nitelikleri de üzerinde durulması gereken bir diğer önemli konudur.
İhraç ürünlerimize genel anlamda baktığımızda ara malları ile hammadde ihracatı oranlarının çok yüksek olduğunu anlamaktayız.
Yükseklik yatırım malları ve tüketim malları karşısındadır. Görünüm böyle olunca da istenilen ihracat rakamlarını yakalayamamaktayız.
Manzaranın yatırım ve tüketim malları ihracatımızın ara malı ve hammadde ihracatından çok daha yükseklere çıkması şeklinde değişmesi gereklidir.
Bunun içinde ticaret odalarının, organize sanayi bölgelerinin, ihracatçı birlikleri ile sanayi odalarının birlikte hareket etmesi zorunludur.
Tüm bunları hızlıca gerçekleştirmeliyiz ki Ukrayna- Rusya savaşı sebebiyle özellikle turizmde yaşayacağımız döviz kaybımızı en azından ürettiğimiz ürünler üzerinden gerçekleştireceğimiz ihracatımızla bir nebze olsun azaltabilelim.
Yani üretim, üretim, üretim ama katma değeri yüksek üretim.