Üniversitelerin yeni eğitim öğretim dönemine başladıkları şu günlerde üniversitede okuyan genç arkadaşlarımıza ekonomik anlamda bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum.
Her genci, ailesi büyük umutlarla üniversite eğitimi almaya gönderiyor ve her genç de ailelerinin beklentilerini karşılamayı istemekle birlikte, kendi hayatlarını en iyi şartlarda idame ettirebilmek için üniversiteye başlıyor.
Bu beklentiler her iki taraf açısından da konuya baktığımızda son derece normal, son derece makul vaziyettedir.
Kişi önce kendisi, sonra ailesi, ardından da yaşadığı ülke, toplum ve vatanı için güzel şeyler yapabilmek adına eğitim alır.
Buradaki güzel şeylerden anlaşılması gereken sadece ve tek başına asla maddi kazanımlar değildir; olmamalıdır da.
Güzel şeyler; alınan eğitimle güzel projeler gerçekleştirmek, insan yetiştirmek, ülkenin geleceği adına yapılacak olan kaliteli her konuya destek olmak vs. gibi uzatılabilir.
Ama biz bugün, ekonomik alanda ortaya koymaya çalışacağımız tavsiyelerle gençlerimize, gelecekte karşılaşabilecekleri muhtemel riskleri nasıl bertaraf edecekleri konusunda yardımcı olmaya çalışacağız.
Bir finansçı olarak üniversiteden mezun olmadan gençlerin iş dünyasına adım atmaları gerektiğini her platformda dile getirmeye çalışmışımdır.
Tabii ki gençler akademik anlamda bir gelecek planlamaları yoksa mutlaka ve mutlaka üniversite yıllarında, bir şekilde iş dünyasının içine kendilerini sokmalıdır.
Bunun farklı yöntemleri olmakla birlikte bilinen ve en kolay yol, üniversite döneminde derslere engel olmamak kaydıyla part-time işlerde çalışılmasıdır fakat bu kısmın altını kalın puntolarla çizmek istiyorum; yapılacak işin derslere engel olmaması gerekiyor.
Çünkü maalesef bazı öğrencilerin bir işte çalışmayı derslerinin önüne geçirdiği gerçeğiyle karşı karşıya kalıyoruz ki bu doğru bir yaklaşım tarzı asla değildir.
Her öğrencinin birincil önceliği mutlaka dersleri olmalıdır; öğrencinin çalıştığı için asla bir dersini bile kaçırma lüksü yoktur.
Derslerden kalan zamanı, özellikle de hafta sonlarını part-time işlerde çalışarak geçirmek hem maddi kazanç anlamında hem de mezun olduktan sonra iş başvurularında karşılaşılacak tecrübe engelini aşma konusunda büyük kazanım olacaktır.
Maalesef ülkemizde üniversite mezunu gençlerin önüne çıkan en büyük engel, “Daha önce bir işte çalıştınız mı?” sorusuyla başlayan “Böyle işlerde tecrübeniz var mıydı?” sualiyle devam eden tecrübe konusudur.
İş ayrımı yapmadan üniversite döneminde çalışan gençler, mezuniyet sonrasında üniversite döneminde çalışmayan gençlere oranla çok daha rahat iş sahibi olabiliyor.
Bir başka önerimiz ise üniversite döneminde çalışılan işler farklı sektörlerde olursa farklı alanları tecrübe edebilme adına da ciddi kazanımlar ortaya konulabileceği hatırlatmasını yapmak olacaktır.
Her bir farklı alan tecrübeyi artıracak ve genç arkadaşlarımız istediği ya da hoşuna giden alanlarda iş hayatına devam edebileceklerdir.
Üniversite döneminde, üniversitede yer alan kulüplerde görev almak iş dünyası ile yakından irtibat kurmayı sağlayacağından ötürü, gençler iş dünyasından çevre edinirlerse mezuniyet sonrasında rahat bir şekilde, herhangi bir iş kolunda faaliyet gösterilebileceklerdir.
Ayrıca önemli bir tavsiyem de genç arkadaşların üniversite döneminde en az bir yabancı dili iyi öğrenmeleri konusunda olacaktır.
Görüyor ve şahit oluyorum ki gençler üniversite dönemindeki dil öğrenme fırsatlarını ellerinin tersiyle itiyorlar. Hâl böyle olunca da gelecek adına aslında çok yanlış bir hareket yapılmış oluyor.
Umarım genç arkadaşlar, üzerinde durduğumuz bu önerileri dikkate alırlar ve tavsiyelerimizi hayatlarında tatbik edebilirler.