Yarın Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, faiz kararı için saat 14:00’te toplanacak.
Beklentiler bu ay da politika faizinin yüzde 50’de sabit bırakılacağı yönünde.
Dünya faiz indirimine başlamışken bizim bu süreci ne kadar uzatacağımız, ekonominin geleceği ve enflasyonun alacağı yön anlamında son derece önemlidir.
Çünkü faiz indirim sürecini ne kadar uzatırsak enflasyonla yapacağımız mücadelede de o kadar zorlanacağız anlamı ortaya çıkıyor.
Faizi yüksek seviyelerde devam ettirmek hem üretimi azaltan bir etkiyi meydana getiriyor hem de üretememe sonucunda, piyasaya sunulan mal ile hizmet arzının azalmasıyla da enflasyon daha da düşebiliyor.
Bu anlamda gerek üreticinin gerekse de piyasanın rahatlaması adına faiz indirimlerinin belirli dozlarda uygulanması önem arz etmektedir.
Evet, döviz rezervlerinin istenilen seviyelere çıkması için belirli bir periyodda düşüşler ertelenebilir ama bu erteleme asla fazla sürmemelidir.
Ekim ayında sabit geçilebilir (zaten beklenti de bu yönde) ama kasım ayından itibaren indirimlere ufak ufak başlanabilir.
Üretim tarafındaki durgunluk ve yavaşlamanın ekonominin diğer alanlarına da yayılmasındaki en büyük etken yüksek faiz oranlarıyla yola devam etmektir.
Perakende satış hacimlerine de baktığımızda, vatandaşımızın enflasyonla ilgili şüphelerinin hâlâ devam ettiği yönünde bir sonuçla karşı karşıya kalıyoruz.
Diğer taraftan işsizlik rakamlarına göz attığımızda da uzun süre iş bulamamaktan dolayı ümidini kaybetmiş, son derece büyük bir kitlenin olduğunu görüyoruz.
Tüm bunların yanında ithalatımızdaki artışlara dikkat kesilmek gerekiyor ki gelecekte üretim tarafında daha büyük problemlerle boğuşmak zorunda kalmayalım.
Yani özellikle istihdam konusunda ciddi pozitif getirileri olan sektörlerdeki ithalat büyümesi bizi çok ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakabilir.
Dolayısıyla ithalatın belirli oranlarda kalması ve çok yukarılara çıkmaması gereklidir.
Söz konusu gidişat ile bugünlerdeki rakamlara baktığımızda sanayinin ekonomimiz içerisindeki payı yüzde 29 düzeylerinden yüzde 18 seviyelerine doğru gelmiş durumdadır.
Sanayinin bulunduğu noktalardan düştüğü bu seviyeler maalesef ki çok acıdır.
Bunun sonucunda üretimden neredeyse tamamen çıkmış, yurt dışından hazır mal ve ürün getiren bir ülke konumuna doğru yol almış olacağız.
Mutlaka ama mutlaka üretim tarafını desteklemeliyiz, bunun yolu da faizi uygun seviyelere çekip yola devam etmekten başkası değildir.
Burada faizi indirmek ile sanayinin yola devam etmesi konusunu çok iyi çalışmalı; yani hem faizi indirmeli hem de sanayimizi güçsüzleştirmemeliyiz.
Zamanlamanın önemli olduğunun altını kalın puntolarla çizmek istiyorum.
Zamanlama, faiz indirimine kasım ayında başla diyorsa kasımda başlanmalı, aralıkta diyorsa aralıkta başlanmalı veya ocakta diyorsa kesinlikle ocak ayında harekete geçilmelidir.
Tabii ki tüm bunlar planlanırken jeopolitik anlamdaki risklerimiz de asla göz ardı edilmemelidir.
En ufak bir tehlike bile risk primi ile olasılıklar içerisinde mutlaka ama mutlaka hesaplanmalıdır.