Dünyadaki tüm merkez bankalarının para politikalarında ciddi gevşeme sinyalleri görülmekte dolayısıyla da faizlerin gerileyeceğine olan inanç güçlenmektedir.

Ülkemizde de durum farklı değildir. Bu anlamda yarın toplanacak olan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun (PPK) vereceği faiz kararına kilitlenen piyasalarda beklentiler genelde olumlu bir seyir izliyor.

Hafta başında AA Finans’ın ekonomistlerin katılımıyla yaptığı Merkez Bankasının faiz indirim oranıyla ilgili anketten çıkan sonuç indirimin 150 ile 500 baz puan arasında olacağıdır. Benim yarın ki toplantıdan çıkacak olan faiz indirimi tahminimde 250 baz puan olup faizlerin 2020’nin ilk aylarına kadar daha da gerileyeceğini düşünüyorum.

Buna tüm sektörlerin son dönemde hiç olmadığı kadar ihtiyacı olduğunun da altını kalın çizgilerle çizmek istediğimi özellikle belirtiyorum.

Piyasanın biraz rahat nefes alabilmesi anlamında iyimser tablonun devam ettirilmesi önemlidir.

Ortaya çıkan bazı sonuçlar neticesinde faiz indirimi söz konusu olur. Bu sonuçlara baktığımızda öncelikle enflasyonun düşeceğiyle ilgili beklentinin ortaya konulması vardır.

Bu aylarda enflasyon düşmeye başlamış ve bu düşüşün devam edeceğine olan inanç artmıştır.

Fakat eylül ayında okulların da açılmasıyla bu düşüş sona erebilir.

Dolayısıyla uzmanların bu noktayı gözden kaçırmamaları tavsiye olunur.

Bir diğer hususta TL’nin diğer para birimleri karşısındaki değerinin yükseleceğine olan beklentinin yükselmesidir.

TL’nin değer kazanması ithalata dayalı bir ekonomisi olan ülkemiz için son derece hayati öneme sahip bir konudur.

Çünkü birçok hammaddenin yurtdışı menşeli olduğu gerçeği ön plana alındığında döviz kurlarının yukarı yönlü hareketi hareketin oranı büyüklüğünde maliyetlerin artacağı anlamına geleceğinden kurlar hızlı yukarıya hareket göstermemelidir.

Oldukça hassas olan bu husus Merkez Bankası tarafından yakından takip edilmelidir. Aksi durumda faiz indiriminin ciddi anlamda bir faydası ortaya çıkmayabilir.

Cari açığın azalacak olması konusundaki beklenti de faizin aşağı yönlü hareketinin sebeplerinden bir diğeridir.

Beklenti 2019 yılı itibariyle 30% düzeyinde cari açığın gerileyeceği yönünde iken 2020 yılında ise 10% civarında bir gerileme olacağı yönündedir.

Ama burada politik ve jeopolitik riskler her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.

Türkiye ile en uzun 2. kara sınırına sahip bulunan komşumuz İran ın ABD ile yaşadığı sorunların bir adım ileriye gitmesi veya herhangi bir başka durum tüm bu beklentileri bir anda terse çevirir.

Veya iç siyasette ortaya çıkacak bir sıkıntı yine bu tablonun biranda farklı yöne evrilmesine sebep olur.

Dengeli hareket etmenin finansal piyasalar için en önemli paradigmalardan sadece birisi olduğu göz önüne alındığında bu hareket alanı içerisine giren tüm kişi, kurum ve kuruluşların her anını iyi belirlemelerinin önemi her geçen gün biraz daha artmaktadır.

Gelecek dönem yatırım planlamalarını yapacak olan kişiler ve şirketler bu realiteleri kendilerine deniz feneri yaparlarsa içerisinde bulunan durumdan olumsuz bir sonuçla çıkmayacaklardır.

Her zaman verilere göre hareket etmek en güzeli ve en doğrusudur.