Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, önceki gün Doha’da Katarlı ve Rus mevkidaşlarıyla önümüzdeki süreçte Suriye’yle ilgili gelişmelere damgasını vuracak oldukça önemli bir görüşme gerçekleştirdi.
Üçlü zirvede Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması ve krize siyasi çözüm bulunması gerektiği bir kez daha vurgulandı.
Türkiye, Rusya ve İran’ın Suriye konusunda koordineli hareket etmesini sağlayan Astana sürecinin sona erdiğini şu aşamada söylemek zor.
Fakat İran’ın yerini Katar’ın almasıyla yeni bir üçlünün oluştuğu aşikâr.
Doha’da ilki gerçekleştirilen zirvenin ikincisi İstanbul’da yapılacak ve üç ülke Suriye krizine Birleşmiş Milletler (BM) parametreleri temelinde kalıcı bir çözüm bulmak için birlikte çalışmaya devam edecek.
Covid-19’a yakalandıkları duyurulan Beşşar el-Esed ve eşi Esma el-Esed’in tedavi için Moskova’ya gittikleri açıklanmıştı.
Milyonlarca kişi Rusya’dan bir daha Suriye’ye dönememeleri için dua ediyor.
Doha’da başlayan yeni süreçte İran’ın yerine Katar’ın masada olması hiç şüphesiz Suriye devrimi için önemli bir kazanç.
Dengenin muhalifler lehine değişmesi Ankara’nın elini de rahatlatacaktır.
Çavuşoğlu, Doha’da Suriye eski başbakanlarından Riyad Hicab ile bir araya gelerek son gelişmeleri ele aldı.
Uzun süre önce rejimden ayrılarak muhaliflerin saflarına katılan Riyad Hicab, yeni dönemde önemli bir rol üstlenebilir.
Katar’daki üçlü zirve, Moskova’nın Suriye rejiminin yükünü artık daha fazla taşıyamayacağını anladığı ve Tahran’la arasına mesafe koyduğu yorumlarına yol açtı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Doha’daki toplantıya katılmadan önce Riyad’daydı.
Bölgede ciddi bir diplomatik hareketlilik var ve Suriye gündemdeki dosyalardan sadece biri.
Türkiye’nin Mısır ve Suudi Arabistan’a el uzatması ve ilişkilerde her iki tarafın yararına olacak şekilde yeni bir sayfa açılması beklentisi de bu hareketliliğin bir parçası.
Özellikle Doğu Akdeniz’de hidrokarbon ihalesine çıkan Mısır’ın Türkiye’nin kıta sahanlığını dikkate alması üzerine Ankara’dan gelen açıklamalar -hızı arzu edilen düzeyde olmasa da- ilişkilerin normalleşme yönünde seyrettiğine işaret ediyor.
Türkiye’den en üst düzeyde verilen mesajlara Mısır’dan henüz resmi cevap gelmiş değil.
Darbe yanlısı medyada yazılanların ise kabul edilebilir bir yanı yok.
Mısır’ı “güçlü” ve Türkiye’yi “çaresiz” gören yorumlarda ilişkilerin normalleşmesi için Kahire’nin Ankara’ya bir dizi şart koştuğu öne sürülüyor.
Türkiye’nin Libya, Suriye ve Irak’tan çekilmesi, Arap ülkelerinin iç işlerine karışmayacağını taahhüt etmesi, Müslüman Kardeşler liderlerini Mısır’a teslim etmesi gibi darbe yanlılarının hayal âleminde yaşadıklarını gösteren şartlar söz konusu.
Bunlar muhtemelen cunta tarafından yapılan Arap kamuoyuna yönelik ucuz bir propagandadan öte değil.
Türkiye ve Mısır arasında dış işleri bakanlıkları ve istihbarat teşkilatları düzeyinde gerçekleştirilen görüşmelerde bu tür şartlar gündeme gelse Ankara o masadan anında kalkar.
Mısırlı darbeciler Doğu Akdeniz’de Türkiye’siz bir denklemin asla başarılı olamayacağına dikkat çeken açıklamalara kulak verseler ve Suriye krizine çözüm için kurulan yeni üçlüde Kahire’nin neden yer almadığını sorgulasalar iyi olur.