Sudan’da Ömer el-Beşir’in devrilmesi sonrası iktidarı paylaşan askerler ve siviller arasında patlak veren anlaşmazlık sokağa yansımaya başladı.
Her iki tarafın destekçileri meydanları doldurarak karşı tarafı suçluyor.
Başbakan Abdullah Hamduk’un ve hükümet üyelerinden bazılarının desteklediği sivil yönetim yanlısı göstericiler “devrim yolculuğunu tamamlayacaklarını” söyleyerek yönetimin bir an evvel sivil hükümete devredilmesini istiyor.
Hükümetin sivil kanadını suçlayan askerler ise yönetimi bırakmamakta kararlı.
Sudan halkının adeta ikiye bölündüğü bir ortamda askerlerin arkasında da belirli bir halk desteğinin olduğu inkar edilemez.
Özgürlük ve Değişim Güçleri (ÖDG) önceki gün Sudan Haber Ajansı (SUNA) binasında basın toplantısı için hazırlanırken asker yanlısı bir grup sivil binaya baskın düzenledi ve basın toplantısı iptal edildi.
ÖDG liderlerinden Yasir Arman, baskının devrik rejim kalıntılarının ve devrimin ilkelerine karşı olanların işi olduğunu öne sürdü.
Sudan’da neler olup bittiğini anlamak için öncelikle bazı gerçekleri hatırlamakta yarar var.
Birincisi, görevi bırakması için geniş katılımlı protesto gösterileri düzenlense de Ömer el-Beşir devrimle değil askeri darbeyle devrildi.
Darbecilerle birlikte hükümet kuran siviller askerden darbeyle ele geçirilen yönetimin kendilerine teslim edilmesini istiyor.
Oysa darbe “Ömer el-Beşir kurban edilerek askeri vesayetin korunması” için yapılmıştı.
Kısacası darbeyle işbaşına gelen hükümetin sivil kanadı darbenin amacına tamamen aykırı bir talepte bulunuyor.
İkincisi, darbe sonrası askerlerle birlikte iktidara ortak olan solcular “devrik rejim yanlıları” oldukları bahanesiyle İslamcıları ülke yönetiminden tümüyle tasfiye etme peşinde.
Ömer el-Beşir’in günahını İslamcılara yükleme haksızlığı bir yana, Sudan’da İslamcıların dışlandığı bir siyasi denklem büyük bir kesiminin yok sayılması anlamına gelir.
Solcular için bunda bir beis olmasa da söz konusu denklemin ülkenin hayrına olmayacağı kesin.
Hartum’da iktidarı paylaşamayan hükümetin iki kanadından askerin silahı varsa sivillerin arkasında da “dışarının desteği” var.
Sudan’daki gelişmeleri takip edenler hatırlayacaklardır; bir süre önce Hamas’ın Sudan’daki mal varlığına el konulduğu açıklanmış, hareketin önde gelen isimlerinden Musa Ebu Merzuk da olayın yönetimin sivil ve askeri kanatları arasındaki çekişmeden kaynaklandığını, Hamduk’un ABD’nin desteğini kazanmak için Hamas’ın adını kullandığını öne sürmüştü.
Arap Baharı ve demokrasi karşıtı rejimlerin de Hamduk’u ve sivil kanat yanlılarını desteklediği kolayca fark edilebilir.
Söz konusu destek halkın özgür iradesine saygı duydukları için olmasa gerek.
Öte yandan, dışarıya bel bağlama konusunda askerin de “sütten çıkmış ak kaşık” olduğu söylenemez.
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Yardımcısı Orgeneral Muhammed Hamdan Dagalu'nun kardeşi Orgeneral Abdurrahim Hamdan Dagalu başkanlığındaki bir heyetin geçenlerde gizlice İsrail’i ziyaret ettiği ortaya çıktı.
Geçici hükümetin asker ve sivil kanatları arasındaki kavgadan kimin galip çıkacağı henüz bilinmese de pandeminin etkisiyle ağırlaşan ekonomik krize siyasi istikrarsızlığın eklenmesi Sudan’ın durumunu daha çok kötüleştirecek.